Enginar Üretiminde Uygulanan Kültürel İşlemler | Sebze Yetiştirme

Enginar ve Sulama

Enginar, gelişme ve büyüme döneminde oldukça fazla su isteyen bir bitkidir. Yetiştirildiği bölgelerde ağustos ayından itibaren verilen uyandırma suyu ve kış mevsimi yağışlarının başlangıcına kadar düzenli ve yeterli miktarlarda su ister. Kış mevsiminde ise gerekli su ülkemizde genellikle yağışlardan sağlanır. Eğer yağışlar yetersiz kalırsa mutlaka sulama yapılması gerekir.

Özellikle hasat döneminde yağış yetersiz ise mutlaka sulama yapılmalıdır. Susuz kalan bitkilerde verim ve kalite düşer. Sulama işlemi genellikle karıklara salma sulama veya damla sulama şeklinde yapılır.

Enginarın Damla sulanması:

Enginarın Damla sulanması.

Ağır karakterli topraklarda aşırı su vermemek gerekir. Aşırı su kök çürümelerine neden olur. Erkencilik ve turfanda yetiştiricilik için en önemli işlem uyandırma suyunun veriliş zamanıdır. Ege Bölgesi koşullarında ağustos ayı başında verilen uyandırma suyunun ideal uyandırma zamanı olduğu belirtilir.

Enginar ve İlaçlama

Enginar Zararlıları ile Mücadele

Enginar kurdu: Kışı enginar köklerinde, larva halinde geçirir. Kök boğazı ve köke yakın yerlere bırakılan yumurtalardan çıkan larvalar taze sürgün, çatlak ve memeciklerden bitkiye girerek beslenmeye başlar.

Larvalar, enginar kökleri içinde galeri açarak beslenir. İçinde bulundukları gözün kurumasına ve köklerin içinin oyularak çürümesine neden olur. İçi oyulan, gözleri körelen bitki kökü, bir süre sonra çürür. Böylece 8-10 yıl ürün vermesi gereken bitki 5-6 yılda kurur. Kuruyan bitkilerin yerine yenisinin dikilip bunların ürün vermesi ise 2-3 yılda gerçekleşir. Böylece tarlada 5-7 yıllık bir ürün kaybı meydana gelir.

Kültürel önlem olarak yaz sonunda ayırma ve boğaz doldurma işlemleri yapılırken kesilen köklerde larva bulunduğunda bu kökler yakılarak yok edilmelidir. Bu tarladan çelik alıp başka tarlaya dikilmemelidir.

Kimyasal mücadelede; ağustos ayı içinde veya eylül başında bitkilerin sulanıp uyandırma işlemi yapıldıktan sonra bitkide uyanma ve öz su sirkülasyonu başladığı zaman birinci ilaçlama, bundan 15 gün sonra ikinci ilaçlama yapılır.

Enginar yaprak böceği: Enginar yaprak böceğinin erginleri, enginar yaprakları ve tomurcukları üzerinde beslenir. Yaprakların üst yüzünü alt epidermisi bırakarak yerler ve yaprağı delik deşik yapar. Larvalar, yaprağın etli dokusunda beslenir ve galeri oluşturarak zarar oluşturur. Ege Bölgesindeki enginar yetiştirilen yörelerde bulunur.

Kültürel önlem olarak bulaşık yaprak ve bitki artıklarının temizlenerek tarladan uzaklaştırılması gerekir.

Enginar Hastalıkları ile Mücadele

Enginar yaş çürüklüğü: Hastalık, tarlada enginarların baş bağlamaya başladığı dönemde yağmur, soğuk ve dolu gibi iklim olaylarından sonra görülür. Başlangıçta enginar çiçek goncasındaki yaprak kısmının siyahlaşıp çürümesi şeklinde kendini belli eder. Hastalıklı goncaların gelişmesi, sağlamlara oranla yavaşladığından küçükbaş oluşumu meydana gelir. Nemli periyot süresince hastalık goncalardan gövdeye ve hatta yapraklara geçerek tüm bitkiyi hastalandırabilir.

Kültürel mücadele çok duyarlı olan “Sakız” çeşidi yerine daha dayanıklı olan Bayrampaşa çeşidinin üretimi yapılmalıdır. Enginarların erken uyandırılmasından kaçınılmalıdır. Bulaşık tarlalarda üretimden vazgeçilmelidir.

Enginar fidelerinde kök çürüklüğü (çökerten): Kök çürüklüğü fide devresinde görülen bir hastalıktır ancak çıkıştan önce de zarar meydana gelebilir. Fidelik devresinde fidelerin toprakla temas eden kök boğazlarından yattıkları görülür. Gerek çıkış öncesi, gerek çıkış sonrası meydana gelen ölümler sonucu fidelikte ocaklar halinde boşluklar meydana gelir. Hastalık yurdumuzda fide üretilen bütün alanlara yayılmış durumdadır.

Enginar fidelerinde kök çürüklüğü (çökerten) için alınabilecek kültürel önlemler şunlardır:

  • Zarar görülen fideliklerin harç toprağı boşaltılıp içerisi temizlendikten sonra yeniden fidelik toprağı hazırlanıp konmalı,
  • Tohum ekimi sık yapılmamalı,
  • Hastalıklı fideler ayıklanmalı,
  • Fideler uygun hava koşullarında açılıp sık sık havalandırılmalı,
  • Fazla sulamadan kaçınılmalı,
  • Gereksiz yere fazla azotlu gübre verilmemeli,
  • Erken ekim yapmaktan kaçınılmalı,
  • Fidelikler bol güneş alan, soğuk rüzgârları tutmayan yerlerde kurulmalıdır.

Enginar fidelerinde kök çürüklüğü (çökerten) için kimyasal mücadele de ise ilaçlamalar, tohum ilaçlaması, toprak ilaçlaması ( ekimden önce, ekimden sonra) ve fidelerin toprak yüzüne çıkışından sonra yapılabilir.

Enginar beyaz çürüklük hastalığı: Kök ve kök boğazında ıslak çürümeler ve gelişmiş bitkilerde yaprak ve sürgünlerinde solgunluk şeklinde kendini gösterir. Özellikle nemli ortamlar genç fidelerin tamamen çürümesine neden olur. Gelişmiş bitkilerde belirtiler önce kök boğazı ve toprağa yakın olan alt yapraklarda ortaya çıkar.

Enginar beyaz çürüklük hastalığı için kültürel önlemler:

  • Hasattan sonra bitki artıkları yok edilmeli,
  • Çok bulaşık olan alanlarda en az 5 yıllık ekim nöbeti uygulanmalı,
  • Sık ekimden kaçınmalıdır.

Enginar beyaz çürüklük hastalığı için kimyasal mücadelede toprak ilaçlaması, ekimden 5-6 gün önce nemli tarla toprağına serpilir ve tırmıkla karıştırılır. Yeşil aksam ilaçlamalarında ise fideler şaşırtıldıktan 20 gün sonra ilk ilaçlama yapılır ve 10 gün aralıklarla bir ilaçlama daha yapılır. Eğer hastalık görülmüyorsa ilaçlama durdurulmalıdır. Son ilaçlama ile hasat arasında l hafta olmalıdır.

Toprak ilaçlaması ekimden 5-6 gün önce uygulanmalıdır. Yeşil aksam ilaçlamasına ise fidelerin şaşırtılmasından 20 gün sonra başlanır ve 10 gün arayla sürdürülmelidir.

Enginar Kurşun küf hastalığı: Gövde ve meyve enfeksiyonları yapar. Önce toplu iğne başı kadar küçük olan lezyonlar, epidermis altında gelişerek genişler ve dokulara yayılır. Epidermis çatlar ve konukçunun su kaybına neden olur. Gövde ve meyve sapı lezyonları meyve dökümüne neden olabilir.

Enginar Kurşun küf hastalığı için kültürel önlemler:

  • Bitkiler arasında hava akımının olabilmesi için sık dikimden kaçınılmalı,
  • Hastalıktan zarar görmüş bitkiler sökülerek imha edilmeli,
  • Dengeli gübreleme ve iyi bakım yapılarak bitkilerin sağlıklı gelişmeleri sağlanmalı,
  • Hasattan sonra bütün bitki artıkları toplanarak yakılmalıdır.

Enginar Kurşun küf hastalığı için kimyasal mücadelede ilaçlamalar 10 gün arayla yapılmalı, son ilaçlama ile hasat arasında 15 gün olmalıdır. Çevrede hastalığın ilk belirtileri görüldüğünde veya bitkiler çiçeklenme devresinde iken başlanır.

Enginar ve Gübreleme

Enginar üretiminde gübreleme işlemi iki farklı dönemde yapılır. Çok yıllık sebze olması nedeniyle plantasyon kurulmadan önce yapılacak ilk gübreleme çok önemlidir. İkinci dönem ise bitki gelişim döneminde yapılan gübreleme işlemidir.

Enginar plantasyonu tesis edilmeden önce toprak derin işlenir. Daha sonra dekara 4-5 ton yanmış çiftlik gübresi verilerek toprağın 30-40 cm derinliğine karıştırılır. Ayrıca çiftlik gübresine ilave olarak tesisten önce dekara 15-20 kg azotlu, 30-40 kg fosforlu ve 15-20 kg potasyumlu gübre verilmelidir. Bu temel gübrelemeden sonra enginar plantasyonu kurulur.

Enginar plantasyonu:

Enginar plantasyonu.

Dikimden sonra bitki gelişim dönemlerinde ise gelişme durumu ve baş kalitesine göre organik ve mineral gübrelerle gübreleme yapılması gerekir. Toprak analizine bağlı olarak ortalama her yıl enginar plantasyonu için 15 kg/da N, 10 kg/da P2O5 ve 15 kg/da K2O kullanılması tavsiye edilir.

Enginarda baş oluşum dönemi:

Enginarda baş oluşum dönemi.

Fosfor ve potasyumlu gübreler bir defada uyandırma suyundan sonra verilir. Azotlu gübreler ise ilk uyandırma suyu, baş oluşum dönemi ve hasat döneminde olmak üzere üç farklı dönemde verilir.

Gübreler karıklara verilebildiği gibi ocaklara da verilebilir. Ocaklara sonbaharda 3-4 kg/ocak yanmış çiftlik gübresi verilmesi tavsiye edilir. Ayrıca yine ocak başına 6-10 g N, 5- 10 g P2O5 ve 10-15 g K2O gübrelemesi de önerilir. Bu yöntemde de azotlu gübrenin yine üç farklı dönemde verilmesi gerekir.

Enginar ve Yabancı Otla Mücadele

Enginar üretiminde uyandırma suyunun verilmesi ile birlikte gelişen yabancı otların temizliği büyük önem taşır. Sıra aralarında ve sıra üzerlerinde gelişen yabancı otlar çapalama veya küçük işleme aletleri ile temizlenir. Bitkilerin kök boğazları çapa ile açılarak temizlenir.

Sıra araları erken dönemde makine ile bitkiler büyüdükten sonra ise elle çapalanır. Yapılan çalışmalarda yabancı ot kontrolünün kimyasal kullanılarak yapıldığı belirtilmekte ise de ülkemizde bu konuda yapılmış yeterli çalışma yoktur. Herbisit kullanımında çok dikkatli olunmalı, bu konuda çalışma yapan araştırma kuruluşlarından yardım istenmelidir.

Enginar bitkisinde bunlardan başka yapılan diğer yardımcı kültürel işlemler ise şunlardır:

Enginar Ocak Temizliği: Enginar üretiminde ocak temizliği genellikle sonbaharda bir kez yapılır. Uyandırma suyu verildikten sonra toprak altı kök sistemindeki uyur gözlerden oluşan çok sayıdaki dip sürgününün temizlenerek seyreltilmesi gerekir. Sonbahar döneminde ocaklar açılarak toprak altı gövdesine ulaşılır ve gelişen dip sürgünlerinden en kuvvetli gelişen 2-3 tanesi bırakılarak diğerleri kesilip atılır.

Açılan ocağa birer kürek yanmış ahır gübresi verilir ve tekrar boğaz doldurması yapılır. Ocak temizliği gerekli olursa ilkbaharda ikinci bir kez daha yapılabilir. Tekrar ilkbaharda açılan ocaklardan çok sayıda gelişen dip sürgünlerinden zayıf gelişenler temizlenir. Mümkünse tekrar ahır gübresi verilir ve boğaz doldurulur.

Enginar Yaz Temizliği: İlkbaharda havaların iyice ısınması ve sıcaklığın 25°C üzerine çıkmasından sonra enginar başları kartlaşarak tüketim değerini kaybeder. Bu dönemden sonra plantasyonun suyu kesilir ve bitkiler kurumaya bırakılır. Bitkiler üzerinde gelişen başlar çiçeklenir, tohum oluşturur ve bitkiler kurumaya bırakılır. Ege Bölgesinde bu olay genellikle temmuz ayı ortalarına rastlar. Bu dönemde kuruyan bitkilerin toprak üstü aksamları keskin çapa balta veya orak yardımıyla kesilir. Bu kesim işlemi sırasında bitkinin artıkları tırmıklanarak temizlenir. Uyandırma suyu verilinceye kadar plantasyonda başka bir işlem yapılmaz.

Enginar’a erkenci üretim için Gibberellik Asit (GA) uygulanması: Ege ve Akdeniz Bölgelerindeki enginar üretiminde erkencilik çok önemlidir. Özellikle İzmir, Çeşme, Karaburun ve Gümüldür bölgelerinde yapılan Sakız enginarı üretiminde erkenci ürün pazarda büyük fiyatlar ile alıcı bulur. Yapılan araştırmalarda, bitkilere püskürtülen GA’nın bitkilerdeki apikal dormansiyi ortadan kaldırarak baş oluşumunu teşvik ettiği belirtilmiştir. Böylece erkenci verim miktarının da arttığı ileri sürülür. Enginar üretiminde kullanılan GA uygulamasının uyandırma suyu ile birlikte uygulanınca erkenci üretim üzerine olumlu etki yaptığı belirlenmiştir.

Ege Bölgesi koşullarında Sakız enginar çeşidinde iki farklı dönemde (eylül başı ve sonunda) 30 ppm GA uygulamasının başarılı sonuç verdiği belirlenmiştir. Ancak GA uygulaması ve uyandırma suyunun erkenciliği artırması yanında çok erken elde edilen ürünlerde yöresel olarak davrit olarak adlandırılan baş (gelişmesi yarım kalmış, dumura uğramış şekilsiz baş) oluşumunun arttığı belirlenmiştir.

Erkencilik sağlamak amacıyla kullanılan GA’nın uygulama dozu ve uygulama zamanı ile birlikte üretim yerinin ekolojisi ve çeşit yetiştiricilikte başarıyı etkiler. Optimum uygulama dozu 150-200 mg/l arasında değişir. Bitki başına ise 5-10 mg GA pülverize edilmelidir.

Uygulama zamanı ise iklim koşullarına göre değişmekle birlikte genel olarak hasattan 6-8 hafta öncedir. Hasat tarihi belirlenerek GA bundan 6-8 hafta öncesinde bitkilere pülverize edilir. Özellikle kışı soğuk geçen bölgelerde ürünün soğuklardan zarar görmesini önlemek amacıyla kış soğukları başlamadan önce hasat yapılabilmesi için bu bölgelerde GA uygulaması büyük önem taşır.

Yeni tesis edilen bir enginar plantasyonunda genelde ikinci yılda optimum verim başlar. Ancak köklendirilmiş pinç kullanılarak yapılan plantasyonlarda ise ilk yılda büyük oranlarda verim alınabilir. Nitekim yapılan bir çalışmada köklenmiş dip sürgünlerinin dikiminden önce yapılan tepe alımı sonunda her bitkiden 2-3 adet sürgünün gelmesi sağlanarak ilk yıl içinde erkencilikten herhangi bir kayıp olmaksızın ürün miktarında önemli artış elde edilmiştir.

Enginar plantasyonu üçüncü yıldan sonra maksimum verime ulaşır ve 10-12 yıla kadar maksimum verimde kalır. Bundan sonra ise verimde önemli düşüşler meydana gelir. Bu nedenle 10-12 yıl sonra plantasyonun yenilenmesi önerilir. Son yıllarda yapılan çalışmalarda özellikle yaprak ve baş şeklinde önemli değişimler gösteren çeşitlerde plantasyon yaşının artması ile değişim oranının da arttığı ve verim ile kalitede önemli kayıplar meydana geldiği için 2-3 yılda bir plantasyonun yenilenmesi gerektiği önerilmektedir.


İlginizi Çekebilir!
Facebooktwitterpinterestlinkedin

ilk yorumu siz yazın

Lütfen yorum bırakın.

E-mail ve isim zorunlu değildir.