Yetiştirme Ortamında Havalandırma | Topraksız Tarıma Hazırlık

Yetiştirme Ortamında Havalandırma, Topraksız Tarıma Hazırlık.

Havalandırmanın Önemi

Yetiştirme ortamının havası hem miktar yönünden hem de bileşim yönünden önemlidir. Yetiştirme ortamının hava bileşimi ile atmosferdeki hava bileşimi farklılık gösterir. Yetiştirme ortamındaki CO2 değeri atmosferdekine oranla daha yüksektir.

Bitki köklerinin ve mikroorganizmaların solunumunda yetiştirme ortamının havasında önemli miktarda oksijen kullanılırken CO2 üretilir. Aynı zamanda organik maddelerin parçalanması sonucunda da CO2 meydana gelir. Böylece yetiştirme ortamının havasındaki oksijen miktarı atmosferdekinden daha aşağı seviyeye düşer. Ortamda oksijen miktarının fazla olması bitkilerin gelişip büyümesi adına olumlu ve yararlıdır.

Yetiştirme Ortamında Oksijen
Yetiştirme ortamında gaz değişimini sağlayan geniş gözeneklerin yeterince bulunması gerekir. Bu geniş gözeneklere kapillar olmayan gözenekler adı verilir. Aşırı sulamalardan sonra gözenekler su ile dolar ve hava dışarı atılır. Kapillar olmayan gözeneklerde tutulan suyun tutulma gücü zayıf olduğundan su bu gözeneklerden uzaklaşır bunun yerine yeniden hava dolar. Yetiştirme ortamındaki suyun buharlaşma veya bitkiler tarafından alınma yoluyla bir bölümü uzaklaşana kadar kapillar gözenekler su ile dolar. Bunun için yetiştirme ortamının hava kapasitesi kapillar olmayan boşluklara bağlıdır.

Yetiştirme ortamındaki hava, atmosfere oranla daha fazla CO2 bulundurur. Yetiştirme ortamı ile atmosferdeki CO2 oranı 10-1000 katı arasında değişir. Yetiştirme ortamındaki oksijen kapsamı ise atmosferdekine oranla daha düşüktür. Yetiştirme ortamındaki oksijenin kullanılması ve CO2 çıkışı etkin bir kök sistemi için normal bir olaydır; ancak kolay parçalanabilir organik maddelerin fazla miktarda bulunuşu ve mikroorganizmaların etkinliği oksijen tüketimini ve CO2 üretimini hızlandırır.

Yetiştirme ortamında kullanılacak organik maddelerin mikrobiyel parçalanmaya dayanıklı olmaları ortamdaki CO2 – O2 dengesi yönünden önemlidir. Geniş bloklara sahip olması ve mikrobiyel parçalanmaya dayanıklı olmaları nedeniyle sphagnum yosunu yetiştirme ortamlarına oksijen sağlamaları yönünden oldukça uygundur. Bu özelliklerinden dolayı saksı ve konteynırlar da ortam özelliklerini düzeltmek için yaygın olarak kullanılır.

Fazlaca kil içeren yetiştirme ortamlarının hava kapasitesi düşüktür; bu nedenle ortamlarda fazla kil içeren toprakların veya ortamların kullanılması sorun meydana getirir. Yetiştirme ortamlarında drenajı ve hava kapasitesini artırmak için organik madde ve iri materyallerin kullanılması tercih edilir.

Seralarda bitki kök sisteminin oksijen durumu düzenli olarak ölçülmesi zordur. Yetiştirme ortamının nemli olduğu durumlarda bitkilerde solma veya demir noksanlığına benzer sarılık görülürse kötü drenaj ve oksijen noksanlığı üzerinde durulması gerekir. Oksijen noksanlığı mineral besin elementlerinin ve özellikle Fe’nin bitkiler tarafından absorbsiyonunu olumsuz yönde etkiler.

Oksijen ve Tohum Çimlenmesi
Tohumlar, çimlenebilmek için oksijene ihtiyaç duyar. Tohumlar nemlendirildiğinde oksijen alımı ve solunum yükselir. Enzim sistemleri etkinlik kazanarak depolanmış organik besin maddeleri daha basit bileşiklere parçalanır. Bu parçalanma olayları sonucunda enerji açığa çıkar. Bazı tohum türleri su altında da (potulaca, petunia) çimlenir; ancak çoğunlukla çimlenme oksijen noksanlığında olumsuz etkilenir.

Tohumları çimlendirmek için hazırlanan ortam genellikle ince tekstürlü olarak hazırlanır. Bu durumda suyun tohum tarafından alımı kolaylaşır; ancak oksijen yetersizliği görülebilir. Küçük tohumlar çimlenme yüzeyine serpilir ve hafifçe bastırılarak örtü malzemesi kullanılmaz. Böyle bir ortamda oksijen noksanlığı sınırlayıcı bir faktör olarak ortaya çıkmaz. Bu durumda kötü çimlenme daha çok nem azlığı ve uygun olmayan sıcaklık koşullarına bağlanabilir.

Oksijen ve Çeliklerin Köklenmesi
Çeliklerin köklendirilmesi için kullanılan ortamların hem yeterince nem hem de kök gelişimi için yeterli oksijen içermesi gerekir. Havalanma, özellikle karışım içeren saksılarda sisleme altında köklendirildiği zaman kritiktir. Sisleme sistemi ile çeliklere aşırı miktarda su uygulanır. Bunun için iyi havalanma sağlayan iri taneli ortamlar kullanılarak aşırı sudan zarar görme önlenir.

Çeliklerin köklenmesi, kök ortamındaki oksijen değişimi ile yakından ilgilidir. Oksijen düzeyi normal havadaki oksijen miktarından az olduğunda çeliklerin kök uzunluklarında ve sayılarında azalma olur. Özellikle köklerin yüzeye yakın kısımlarda fazla olması oksijen noksanlığının göstergesidir.

Bitkilerde Oksijenin Önemi
Yeşil bitkiler, aerobik organizmalardır. Büyümeleri ve gelişmeleri için oksijene ihtiyaç duyarlar. Bitkilerin gelişmeleri çok çeşitli fizyolojik olaylara dayanır. Bütün bu fizyolojik olaylar hücre solunumu ile oluşan enerjiye ihtiyaç duyar. Solunum gece ve gündüz sürekli meydana gelir. Solunum sonucunda ortama CO2 verilir.

Oksijen noksanlığında bitki hücrelerinde Anaerobik solunum yani fermantasyon oluşur. Anaerobik solunum sonucu metabolizmayı olumsuz etki eden kimyasal bileşikler meydana gelir.

Bitkiler, sadece toprak üstü organları ile değil kökleri ile de solunum yapar. Kökler, gelişimleri ve normal işlevlerini yapabilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Bu enerji, kök solunumu ile sağlanır. Bitkilerin çoğunda kök solunumu aerobik bir olaydır. Bu olayda gereksinim duyulan oksijen doğrudan yetiştirme ortamından sağlanır.

Yeterince oksijen alan kökler, uzun ve açık renkli olur. Kök tüyleri iyi gelişme gösterir. Yeterli oksijen yokluğunda ise kökler kalın, kısa ve koyu renklidir. Kök tüyleri de normalden daha az sayıdadır.

Yetiştirme ortamında oksijen noksanlığında kök solunumu bozulur. Aktif iyon alımı ve birçok metabolik işlem olumsuz etkilenir. Kök bölgesinde oksijen noksanlığında besin maddelerinin alımı büyük ölçüde sınırlanır. Köklerin topraktan su ve besin maddelerini etkin biçimde alabilmeleri için yetiştirme ortamının her tarafına doğru yayılmaları gerekir. Aynı zamanda yeni kök tüylerinin sürekli olarak oluşumu da gereklidir. Bütün bu hayatsal olaylar için gerekli olan enerji kök solunumu ile sağlanır. Yetersiz oksijen koşullarında kökler gelişemeyecekleri için su ve besin maddelerinin alımı azalmış olur.

Havalanması kötü olan yetiştirme ortamlarında yüksek nem seviyesinde bile bitkiler solabilir. Kötü havalanmanın etkisi ile kök hücrelerinin geçirgenliğinin düşmesi sonucu kökler tarafından gerçekleşen su absorbsiyonu azalır. Kök hücrelerinin geçirgenliğindeki bu değişme ortamdaki CO2 konsantrasyonunun artışına neden olur.

Oksijen noksanlığı bitki yetiştirme ortamında da bazı olumsuz değişmelere neden olur. Ortamda aerob bakterilerin etkinliği azalır ve nitrifikasyon oranı büyük ölçüde yavaşlar. Havasız koşullarda anaerobik mikroorganizmaların etkinliği artar, organik maddelerin aerobik parçalanması hızlanır. Anaerobik metabolik işlemler sonucunda etilen, metan gibi zehirli maddeler ortaya çıkar. Bu zehirli maddelerden etkilenen bitkilerde gelişme bozulur ve solma belirtileri görülür.

Yetiştirme Ortamının /Toprağın Reaksiyonu (pH)

pH terimi topraktaki asidik ve alkalilik özelliğini ifade eder. Büyüme ortamı çözeltisinin hidrojen iyonu aktivitesinin bir ölçümüdür. Saf su nötrdür; çünkü hidrojen ve hidroksil sayısı eşittir. Asitlik arttıkça pH değeri sayısal olarak azalır. Çözeltinin alkaliliği arttıkça pH değeri sayısal olarak artar.

Yetiştirme ortamının verim gücüne ortamın reaksiyonunun iki şekilde etkisi olmaktadır:

Yetiştirme ortamındaki besin maddelerinin yarayışlılığı ve bitkiler tarafından alınmaları üzerine etkisi: Yetiştirme ortamının pH değeri 6,5-7,5 arasında ise bitki besin maddeleri kolaylıkla alınır. Mikro besin elementlerinden Mo hariç tümü pH 5,5-7,0 arasında rahatlıkla alınır. pH değeri 5,0’ın altında Al, Fe ve Mn daha fazla çözünerek serbest hale geçerler. Alüminyumun ph değeri 7,5 üzerinde ise bitki için zehirlidir.

Optimum toprak pH’ından her iki yönde de uzaklaşıldığında bitki besin maddeleri yarayışlılığında önemli ölçüde azalmalar görülür.

Toprağın biyolojik aktivitesi üzerine etkisi: Büyüme ortamının pH’ının biyolojik aktivitesi üzerine etkisi daha çok toprak mikroorganizmalarının faaliyetleri üzerinedir. Organik azotu NH4 ve NO3 çeviren bakteriler optimum pH koşullarında daha iyi çalışır.

Sebzelerin pH istekleri genellikle 5,0-8,0 arasında değişir. Bu değerler sebze türü ve toprak yapısına göre farklı değerler alır. Toprak pH değeri bu değerler arasında olduğunda sebzelerde herhangi bir zararlanma görülmez.

Bazı sebzelerin pH istekleri:
Bazı sebzelerin pH istekleri.

Kültür bitkilerinin yetiştikleri ortamın fiziksel ve kimyasal özelliklerine bağlı olarak en iyi verimin sağlandığı pH değerleri de vardır. Toprak yapısına göre pH değerleri aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Toprak türüne göre pH istekleri:
Toprak türüne göre pH istekleri.

Çiçekli bitkilerden fazla ürün almak için toprağın belirli bir pH değerinde olmasına gerek yoktur. Serada yetişen çoğu çiçekli bitkiler için 5,8-7,5 pH değerleri uygundur. Gül, karanfil, kasımpatı, sardunya gibi bitkiler için optimum pH değeri 6,2-7,2 arasıdır.

Yetiştirme ortamının pH değerini etkileyen faktörler şunlardır:

  • Yetiştirme ortamını oluşturan bileşenlerin pH değeri
  • Sulama suyunun Ca ve Mg karbonatlarının konsatrasyonu
  • Sürekli olarak asit reaksiyonlu gübrelerin kullanılması
  • Gereğinden fazla yapılan sulamalar
  • Yetiştirme ortamına ilave edilen organik maddelerin tür ve miktarı

Ortamın pH değerini optimum seviyeye getirmek için gerekli durumlarda pH değerinin yükseltilmesi ya da düşürülmesi işin bazı uygulamalar yapılır. Bu uygulamalar şunlardır:

pH değerini yükseltmek için: Öğütülmüş kireç taşı (kalsiyum karbonat) ortamının pH değerini yükseltmek için en çok kullanılan maddedir. Dolomitik kireç taşı bitki büyümesi için Mg sağladığından tercih edilmelidir. Eğer yetiştirme ortamında hala bitki varsa bu durumda hidroksit formundaki kireç taşı uygulanmamalıdır. Hidroksit formu öğütülmüş kireç taşına göre daha fazla iyonu çözebildiği için tuzluluğu arttırır. Topraklı büyüme ortamlarında istenilen pH değerini elde etmek için gerekli olan kireç miktarı toprak pH’sı ve tekstürü ile belirlenir. Kaba bünyeli toprakların pH’sını değiştirmek için gerekli olan kireç miktarı killi topraklara göre daha azdır. Organik maddece yüksek olan yetiştirme ortamının pH değerini artırmak için daha fazla kirece ihtiyaç duyulur.

pH değerini düşürmek için: Yetiştirme ortamının pH değerini düşürmek için çeşitli maddeler kullanılır. Element formundaki kükürt (S) bu amaçla kullanılan en ucuz ve en etkin maddedir. Kükürdün toprakta oluşturduğu pH değerinin düşüklüğü yavaştır. Bunun sebebi kükürdü sülfata (SO4) çevirecek toprak bakterilerine ihtiyaç duymasıdır. Sülfat daha sonra su ile reaksiyona girerek sülfürik asidi oluşturur. Sıcaklık bu dönüşümü hızlandırır ve yaz aylarında 6-8 haftada gerçekleşir. Fe ve Al sülfatlarda yetiştirme ortamının pH değerini değiştirmede kullanılır. Hızlılık açısından demir sülfat en iyisidir. Fe uygulaması aynı zamanda demir noksanlığının giderilmesine de yardımcı olur; ancak etkisi geçicidir. Bunun için de sık sık uygulanması gerekir.

Tuzluluk

Çözünebilir tuzlar elektrik akımını iletme özelliği gösteren tüm organik ve inorganik bileşikleri kapsar. Çözünebilir tuzlar gelişme ortamına verilen gübreler, gübre artıkları, çözünmüş toprak mineralleri ve organik maddenin mikrobial parçalanması sonucunda oluşan bileşiklerdir.

Toprakta su potansiyeli azaldıkça su bitkiler tarafından daha kuvvetlice tutulur. Gelişme ortamının tuz konsantrasyonu arttıkça bitkiler su stresine ya da fizyolojik kuraklıkla karşı karşıya kalır.

Çözünebilir tuzların bitki gelişimindeki olumsuz etkileri şunlardır:

  • Bitkilerin gelişmesinde gerileme ve duraklama
  • Küçük ve koyu yeşil yapraklı bodur bitkilerin oluşması
  • Kökler zarar gördüğü için yapraklarda Fe noksanlığı belirtisi
  • Yaprakların kenarları boyunca yanıklıkların oluşması
  • Toprak nemi yeterli olsa da bitkilerde şiddetli solma
  • Kök sisteminin ölmesi
  • Yukarıda ki belirtileri gösteren bitkilerin yok olması

Çözünebilir tuzlar basit olarak amonyum (NH4), kalsiyum, magnezyum, potasyum, bikarbonat (HCO3), sülfat (SO4) ve nitrat (NO3) iyonlarından oluşur. Sulama suyundan kaynaklanan tuzlar bitkinin su absorbsiyonunu azaltır. Ayrıca bitkide beslenme dengesizliklerine, zehir etkisine ve toprakların fiziksel özellikleri üzerine de etki eder.

Çözünebilir yüksek tuz konsantrasyonun etkisini azaltmak veya tümüyle gidermek için aşağıda belirtilen önlemlere başvurulur:

  • Bileşiminde iyon içeren gübrelerin kullanımını azaltmak
  • Kullanılan sulama suyu ve yetiştirme ortamını düzenli ve sürekli olarak analiz etmek
  • Sulama suyu için kalitesi yüksek su kullanmak
  • Gelişme ortamında tuzların uzaklaştırılması için yeterli drenajı sağlamak
  • Mümkünse gelişme ortamını su ile yıkamak
  • Sıvı gübreleri az ve sık uygulamak
  • Besin çözeltisinin EC’sini düzenli olarak kontrol etmek
  • Bitkiyi gölgede çevresini nemli tutmak
  • Topraktaki humus miktarını artırmak

Tuzluluğa karşı kullanılacak kimyasal gübrelerde şu özellikler aranır:

  • Klor, sodyum ve sülfat içeren gübreler toprak tuzluluğunu artırdığı için kullanılmamalıdır.
  • Kompoze gübreler fazla miktarda kullanılmamalıdır.
  • Eğer kompoze gübrelerin verilmesi gerekiyorsa bunlar gruplar halinde toprağa verilmelidir.
  • Tuz içeriği düşük gübreler kullanılmalıdır.

İlginizi Çekebilir!
Facebooktwitterpinterestlinkedin

ilk yorumu siz yazın

Lütfen yorum bırakın.

E-mail ve isim zorunlu değildir.