Uygur Devleti Sanatı
Maniheizm dini, Uygurları savaşçı ve göçebe bir ulus olmaktan çıkaran en önemli etken olmuştur. Bu dinin müzik ve resmi desteklemesi nedeniyle Uygurlarda sanat ve kültür çok ileri düzeyde gelişmiştir. Uygurların Mani minyatür resminin, İran ve Hint minyatürcülüğünün kaynağı olduğu benimsenmektedir. Mabetlerde bulunan Uygur freskleri de bu sanat dalının üstün örnekleri olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Bunların dışında Turfan’da yapılan kazılarda ipek üzerine boyanmış sayısız resimler bulunmuştur.
Uygur Devleti sanatından bir örnek. Hoço’daki tapınak bayrağı Vakıfçı Minyatürü (Çift yüzlü):
Turfan yöresinde yapılan kazılar, Budizmin etkilerini taşıyan birçok eseri gün ışığına çıkarmıştır. Bu kazılarda Koço, Yarkoto, Martuk ve Tuyuk Budist tapınaklarından kalıntılar da bulunmuştur. Buralarda bulunan eserler eski Türk tarzı, daha yeni Türk tarzı ve en yeni dönem diye başlıca üç gruba ayrılmıştır. Bezeklik ve Murtuk’ta bulunan fresklerde, Uygur Budist erkek ve kadın hayır sahiplerinin sembollerine rastlanılmıştır. Bu freskler, kültür tarihi bakımından olduğu kadar gerçekçilikleri dolayısıyla ırk antropolojisi bakımından da ilgi çekicidirler. Resimlerde Turan ve Ön Asya tipi özellikleri açıkça görülmektedir Kazılardan yalnız Uygur Budizmi’nin sanat eserleri değil, Türk diliyle yazılmış bir yığın kutsal kitap da çıkmıştır. Yunanca, Süryanice, Sanskritçe dillerinden Uygurcaya çevrilmiş eserler arasında Budizmin bazı önemli eserlerinin çevirileri de vardır.
Uygur Devleti sanatından bir örnek daha. Uygur Prensesleri (Bezeklik):
Uygurlar aracılığıyla Türk resminde hem teknik hem de düşünce bakımından uzak doğunun etkisi kendisini göstermiştir. Uygur Türkleri; Çin sanatını yakından tanımışlar ama üslup ve teknik açılardan kendi resim sanatlarının özgün çizgilerini korumuşlardır. Böylece resim sanatında başlangıç başka Türk boylarına bağlansa bile, Uygurların yüzlerce yıl pek çok eserde geliştirdiği üslup ve tekniğin Türk sanatını zenginleştirdiği yadsınamaz. Uygurların duvar resimleri genellikle Mani ve Buda dininin metinleriyle ilgilidir. Tapınaklardaki duvar resimlerinde başrahibin yolculukları ve maceraları dile getirilmektedir. Duvar resimlerinde fil resmi de çoktur. Fil iyi niyet, sadakat ve iyilik simgesidir. Resimlerde fil ile kağan arasındaki anlaşmazlıklar da çizilmiştir. Uygur Türkleri renk olarak parlak renkler, özellikle koyu mavi ve kırmızı renkler kullanmışlardır.
Uygur Devleti sanatından bir örnek daha. Turfan (Büyük duvar):
Uygurlar, tüm kentlerini yirmi metrelik surlar ile çeviriyorlardı. Böylece dış saldırılara karşı kentlerini koruyabilmişler ve bu kentler günümüze kadar o dönemin simgesi olarak gelebilmiştir.
Atlı göçebelerle bağlantılı olarak çadırı andıran hücre tipi yapılar da, Hint, Budist ve Çin mimarlığına bağlanan yapılar ile Çin tekniği görülürdü. Ocak, mimarlık sanatında önemli bir yere sahipti. Binaların bölümleri, oda ve hücreler çadır tipinde, yuvarlak ve dört köşeli planda, kubbeleri yüksek kasnaklı olarak yapılırdı. Bu dönemde surlarla çevrili kentlere “balık” adı verilirdi. Saray ve manastırlar ise kentleri süsleyen başlıca büyük yapılardı. Bir Uygur kenti olarak “balık”, yedi kat hendekler ile çevrilir ve üç kat sur ile örülürdü. İç Akropol Ordu Kapağı adını taşır ve kağanın sarayı burada bulunurdu. Tapınak ve manastırlar da saray mimarlığına uygun bir üslupta yapılırdı. Bunlar da duvarlar ile çevrili yüksek bir set üzerinde yapılmışlardı. Ortada Buda heykeli ya da tanrı heykellerinin bulunduğu bina, setin çevresinde ise rahip hücreleri sıralanırdı. Tapınaklar Uygur mimarlığının önemli örnekleridir. Mimarlıkta sütunlar çoğunlukla ağaçtan yapılır, boya ve yaldız ile süslenirdi. Tavan süslemelerinde kenarları Lotus motifleriyle çevrili, taç biçiminde, alçıdan yapılmış çeşitli figürlerin bulunduğu ve bunların müzelerde saklandığı bilinir. Uygurların ilk dönemlerindeki ilkel tiyatroları Budizm’den sonra gelişmiştir.
Orta Asya heykel sanatında Uygur üslubu önemli bir yere sahiptir. Başlangıçta normal insan boyunda olan heykeller giderek yerlerini on metreyi aşan heykellere bırakmışlardır. Kuçar, Hotan, Niye ve Akterek kentlerinde Uygur heykel sanatının değişik örnekleri görülmüştür. Hotan heykelciliğinde alçı tekniği egemen iken Kuçar ve yöresindeki heykellerde portreye yaklaşan ve eski özellikleri koruyan eserler çoğunluktadır. (Fotoğraf 1.7)
Uygur Devleti sanatından bir örnek daha. Uygur Heykelleri ( Tangut, Tang, Kızıl):
Lütfen yorum bırakın.