Batılılaşma Dönemi Türk Resim Sanatı
Minyatürden Resme
Türk Minyatür sanatının başlangıcını, Uygurlara kadar götürebiliriz. Özellikle Uygurların Mani dinini benimsemelerinden sonra, bu dine ait bir takım kitapların resimlenmesi, Türk minyatür sanatının kitaplardaki ilk örneklerini oluşturmaktadır. Bezeklik fresklerindeki figürlerin İslam minyatürlerinde görülen tipler olması, bu bölge sanatının İslam sanatı üzerindeki etkilerini de göstermesi bakımından ayrıca önem taşır.
Osmanlı döneminde ise, 14.yy. sonu 15. yy. başından itibaren minyatür sanatı ile ilgili ilk gelişmeler ortaya çıkmaya başlar. Matrahçı Nasuh, Niğarî, Ressam Şahkulu, Nakkaş Osman, Şahnameci Seyyid Lokman bu sanatın önde gelen isimleridir. 18.yy’dan itibaren ise Batı etkilerinin güçlendiği bir döneme girilir. Batılı resim anlayışını, gelenekselliğe başarılı bir biçimde uygulayan Levnî ve Abdullah Buharî bu dönemin öne çıkan sanatçılarıdır.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek. Nakkaş Osman, Mimarlar Loncası:
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Matrahçı Nasuh, Kanuni Sultan Süleyman’ın(Sürname-i Humayun) İran elçisini kabulü (Süleymanname):
Levnî’den itibaren boya tabakası incelmiş, giderek sulu boya veya guaja dönüşmüştür. Renk değerleri ve ışık, gölge gibi batılı unsurlar benimsenmiştir. İki boyutlu bir resim sanatı olan minyatürde üçüncü bir boyutun aranması da en göze çarpan yeniliklerdendir.
Bu yeni değerler 18. yüzyılın ortalarında yeni bir resim türü olarak ortaya çıkan duvar resimlerinde de korunmuştur. Yüzyıllardır Osmanlı yapılarının duvarlarını süsleyen geometrik ve bitkisel motifler 18. yüzyılda yerini Avrupa tarzında barok ve rokoko bezemelere, çiçek sepetlerine, meyve çanaklarına ve hepsinden öte manzara kompozisyonlarına bırakmıştır.
Türk ressamları ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında akademik çalışma yapma olanağı bulmuşlar veya Avrupa’da eğitim görerek Batı sanatıyla ilk elden karşılaşabilmişlerdir. Nitekim 19. yüzyılda ilk tuval resmi ustalarının hemen hepsinin manzara resmi yaptığını unutmamak gerekir. Bu nedenle 18. ve 19. yüzyıl minyatürlerinde ve duvar resimlerinde izlenen gelişmeler Türk resminde önemli bir geçiş döneminin belirtileridir.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. ‘Genç Kadın’ LEVNî, 1710-1720 yılları arası, kağıt üzerine sulu boya Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı H.2164:
Çağdaş Türk Sanatına Giriş
Geleneksel çizgide ilerleyen Türk sanatı; 18. yüzyıldan itibaren belirginleşmeye başlayan Batılılaşma hareketlerinin sonucunda bir sonraki yüzyılda batı sanatının seyrine girmiştir. Böylece günümüze değin uzanan ve Çağdaş Türk sanatı olarak isimlendirilen süreç ortaya çıkmıştır.
Osmanlı devletindeki Batılılaşma hareketi, bilindiği gibi toplumun içinden değil, devletin yönetici kadrolarının özendirmesi sonucu yukarıdan gelmiştir. Askerî okullara eğitici amaçla resim dersleri konmuş ve bu okullardan mezun sanatçılar yurt dışına eğitime gönderilmiştir.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Hüseyin Giritli, ‘Yıldız Sarayı Bahçesi’(detay) 65×81 cm:
Ayrıca 1882’de Sanayi-i Nefise Mektebi (1928’de Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, 1982’de Mimar Sinan Üniversitesi, 2005’te Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi adını almıştır.) kurulmuş ve müdürlüğüne Osman Hamdi Bey getirilmiştir. 27 yıl süren Osman Hamdi Bey zamanında, okuldaki eğitimin Batılı ölçülere göre geliştirilmesi üzerinde durulmuş, 1910 ve daha sonraki yıllarda Türk sanatını olumlu etkileyecek önemli gelişmeler sağlanmıştır.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Hilmi Kasımpaşalı, Tuval üzerine yağlı boya, 73×92,5 cm:
Asker Ressamlar Kuşağı
Türkiye’de Batılı anlamdaki resim sanatının başlatırlarının büyük bir bölümü askerî okul çıkışlı ressamlardır. Bu okullardan mezun sanatçılar öğrenim için Avrupa’ya gönderilmiştir. Bunlardan Ferik İbrahim Paşa Batı etkisindeki Türk resminin öncülerindendir. Buna karşılık askerî okul çıkışlı oldukları halde, yurt dışına gitmeden sanatçı kişiliklerini yurt içindeki öğretmenlikleri sırasında geliştirmiş Fahri Kaptan, Ahmet Bedri, Hüseyin Giritli, Ahmet Münip, Salih Molla Aşki, Ahmet Ziya ve bugün isimleri tam olarak bilinmeyen bir grup ressam, resimlerindeki ayrıntıya inen titiz çalışma teknikleri ve özellikle de fotoğraftan yararlanma yöntemleriyle, bugüne kadar Batı etkisindeki resim sanatımızın ‘primitifler’i olarak anılagelmiştir. Burada, bir çağın ya da dönemin öncüleri anlamında kullanılan ‘primitif kavramı, bu anlamıyla ilkel toplumların sanatını ve kültürünü niteleyen kavramdan ayrılır.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Halil Paşa, Göksu Deresi:
İstanbul’un kıyı semtlerini ve özellikle de Üsküdar yöresini, resimlerinde kendine özgü bir çizgi ve renk anlayışıyla yansıtmış olan Hoca Ali Rıza (1885-1930) ile, Türk resminde figür üzerine kurulu köklü bir geleneğin başlatıcısı sayılabilecek Osman Hamdi (1842-1910)’yi de bu grupla birlikte göz önüne alabiliriz.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Madam X Halil Paşa 41×60 yağlı boya tuval İstanbul Resim ve Heykel Müzesi:
Türk izlenimcilerin öncüsü sayılan, ışık ve renk çözümlemelerine özgün bir ayrım kazandıran Halil Paşa, klasik anlayışa uygun yapıtları ve çizim etütleriyle çok yönlü kişiliğini de ortaya koymuş oluyor. Sanatçının manzara ve natürmort resimlerinin yanı sıra yalın ve gerçekçi tarzda çalıştığı portreleri de vardır.
Hüseyin Zekâi Paşa, yurt dışında eğitim almamış olmasına karşın, resme olan yeteneğini sürekli öğrenme ve kendini aşma isteğiyle geliştirmiş ve çağdaş Türk resminde belli bir yere gelmeyi başarmış bir sanatçıdır.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Hüseyin Zekâi Paşa, Karpuzlu Natürmort tuval üzerine yağlı boya, 81,5×117 cm:
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Süleyman Seyyid, Şebboy, tuval üzerine yağlı boya 55,5x 38,5 cm:
Çoğu peyzaj ve natürmort türünde yağlı boya yapıtlarıyla tanınan asker çıkışlı ressamlar arasında Ahmet Bedri, Hüseyin Giritli, Ahmet Muhip, Salih Molla Aşki akla gelebilecek önemli isimlerdir.
Bu ressamlar, doğa konulu resimlerini, doğaya çıkarak değil, İstanbul’un Yıldız Sarayı, Çinili Köşk, Ihlamur Kasrı gibi tarihsel çevrelerini konu alan fotoğraflardan yapmışlardır.
Batılı anlamda Türk resim sanatının, bir üslup çizgisi ortaya koyan ilk kuşak sanatçıları arasında Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa ile birlikte ismi geçen bir diğer ressam, Süleyman Seyyid’dir.
Osman Hamdi’nin bu kuşak içerisinde bir kültür adamı olarak gerçekleştirdiği etkinliklerle sivrilen kimliği, çağdaş Türk sanatı tarihi yazımında, diğer iki sanatçının ve özellikle de Süleyman Seyyid’in bir ressam olarak yeterince değerlendirilememesi sonucunu doğurmuştur.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Süleyman Seyyid, Portakallı Natürmort Tuval üzerine yağlı boya 32,5×40,5 cm:
Kuşağının diğer sanatçılarına oranla, resme yoğunlaşma konusunda daha istekli olan ve bunun için daha fazla olanak bulduğu anlaşılan Seyyid, özellikle natürmortlarıyla dikkat çekmektedir.
Osman Hamdi Bey resmin “konu” sorununa, Şeker Ahmet Paşa özellikle kompozisyona önem verirken, Süleyman Seyyid “ışık ve renk” gibi plastik unsurları ön plana çıkartır. Süleyman Seyyid’in diğer çağdaşlarına göre daha ressamca bir tavır içerisinde bulunduğu iddia edilebilir.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Şeker Ahmet Paşa Natürmort:
Asker ressamlar geleneğinin en önemli temsilcilerinden olan Şeker Ahmet Paşa’nın resimlerinde insanlara ve olaylara odaklı bir yaklaşım yerine; ormanlar, meyveler, çiçekler, geyikler, koyun sürüleri ve çoban köpekleri sevgi ile işlenmiş motiflerdir. Sanatçının iddialı, zengin, büyük boyutlu natürmortları ise, teknik ve renk olarak tercihlerini ve becerilerini en başarılı biçimde yansıttığı işler olarak diğerlerinden ayrılır.
İçinde yetiştiği geleneğe uyarak insan figüründen çok, doğa ile ilgilenen sanatçı, Hoca Ali Rıza başta Üsküdar sokakları olmak üzere İstanbul ve çevresine özgü görüntüleri işleyen manzara resimleriyle tanındı. Paletinden koyu renkleri ayıkladı, sulu boya ya da neredeyse sulu boya kadar ince, saydam yağlı boya resimlerinde pembeler, yeşiller ve maviler kullandı.
Osman Hamdi Bey’in Oryantalizmi, yakından tanıdığı konularının fotoğraflarını çekip tablolarında birleştirdiği çizgisel bir dile dayanmaktadır. Kendi perspektifinden, içinden çıktığı kültürü tüm gerçekliğiyle ifade etmiştir.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Hoca Ali Rıza, Peyzaj:
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Osman Hamdi, Mimozalı Kadın 1906, yağlı boya , 136×97,5 cm:
1914 Çallı Kuşağı (Türk İzlenimcileri)
1908’de kurulan Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nin asker kökenli ressamlardan sivil kuşağa geçiş, 1910 Çallı grubu olarak bilinen izlenimci ressamlar kuşağıyla gerçekleşmiştir. Türk resminde figür geleneğini başlatan Osman Hamdi’den bu ressamlara geçiş, aynı zamanda modernleşme sürecinin de başlangıcını oluşturur.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. İbrahim Çallı Medrese Avlusu, tuval üzerine yağlı boya 71×60,5 cm:
İbrahim Çallı’nın popüler sanatçı kişiliğiyle liderlik yaptığı bu kuşak Hikmet Onat, Feyhaman Duran (1886-1970), Hüseyin Avni Lifıj, Namık İsmail, Nazmi Ziya gibi isimlerden oluşmaktadır. Bu ressamlar, batı resminde etkisini tamamlamış izlenimci görüşe bağlandılar. Fakat bu akım içinde Batı resminde olduğu gibi, renklerle ilgili problemin çözülmesi ihtiyacı ile hareket etmediler. Genellikle optik görünüşleri, az çok renkçi anlayışıyla dile getirdiler. Bu sanatçılardan Çallı İbrahim, akademikleşmiş izlenimciliğe bağlandı. Zeybek ve Mevleviler, adlarını taşıyan eserlerinde olduğu gibi bazı eserlerinde yerli motifleri işledi. Natürmortlarında ve açık hava resimlerinde anlatım ustalığı gösterdi. Fırça tuşlarına önem verdi.
Feyhaman Duran, izlenimci anlayışı yansıtan eserlerinde titiz bir işçilikle, renk ve desen uzlaşmasını birleştirdi. Hikmet Onat, genellikle eski İstanbul görüntülerini canlandıran peyzajlar yaptı. Nazmi Ziya, izlenimci anlayışı renk problemlerine özel bir dikkat göstererek İstanbul görüntülerini güneş ışığı ve sis gibi unsurlarla birlikte verdi.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Köpekli Kız, Feyhaman Duran, 60×87 cm, Tuval/yağlı boya, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi:
Feyhaman Duran, sanat yaşamı boyunca manzara, natürmort, iç mekân ve portre gibi resmin farklı konuları üzerinde çalışmış bir sanatçıdır.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Hüseyin Avni Lifij 14×18 cm Duralit üzerine yağlı boya:
Çallı kuşağı olarak adlandırılan bu dönemin sanatçılarından Hüseyin Avni Lifij, Sanayi-i Nefise’de kısa süre eğitim aldıktan sonra Paris Güzel Sanatlar Okulu’na gönderildi. Gölgesi ufka düşen ağaçlar, servilikler, kızılımsı bir güneşin aydınlattığı gizemli manzaralar içli bir melankolinin ördüğü ıssız yollar iç dünyanın dışa vurulduğu karmaşık ilişkiler Lifij’in resimlerine içli bir şiirsellik katar.
Namık İsmail ise, Türk resim sanatında kişisel üslup ayrımlarının belirginlik kazanmasını sağlayan büyük ustalardan biridir. Temalara biçimsel yaklaşımı belli sınırları aşmayan bir deformasyon eğilimi yansıtır.
Batılılaşma dönemi Türk resim sanatına bir örnek daha. Namık İsmail, Duralit üzerine yağlı boya 30×36 cm, 1924:
Lütfen yorum bırakın.