Bitki Korumanın Temel İlkeleri
Organik Tarımda Bitki Koruma
Geleneksel tarımda kültür bitkilerinin hastalık ve zararlıların olumsuz, kalite ve verimi azaltıcı etkilerinden korunması en önemli konulardan biridir. Yeterli bir bitki koruma için kültürel yöntemlere, ilaçlı mücadeleye ve biyolojik savaşıma belirli bir kombinasyon içinde yönelmek esastır. Bu özelliği ile bitki koruma geleneksel tarım içinde başlı başına bir bölümdür. Bu durum geleneksel tarım ile organik tarım arasında gübrelemeden sonra ikinci bir tartışma noktasıdır. Ekolojik tarımın bütünlük prensibi, bitki korumanın üretim süreci içinde kendi başına bir bölüm olmasına izin vermez. Ekolojik tarım bir organik sistemin kendi kendine şifa bulmasını öngörür. Tarımsal bir ekosistemde bir zararlı veya hastalık etmeninin anormal çoğalarak verim ve kalite kaybına yol açması bozulmuş bir düzenin sembolüdür, bir işletme hatasıdır. Organik tarım bu duruma yol açan tek taraflı, yanlış bakış açısını düzeltme görevini de yüklenir.
Organik tarım doğaya yabancı, biyolojik çeşitliliği azaltan, kalıntı sorunu yaratarak canlıların yaşamını riske sokan sentetik kimyasalların pestisit olarak kullanımını yasaklar. Geleneksel tarımın önemli pestisitlerinden olan kükürt ve bakırın kullanımı ancak belirli sınırlar içinde mümkündür. Organik tarım önce kültürel önlemlerin desteğiyle sağlıklı bir çevre oluşturup pestisitlerin yerine, bitkinin doğal dayanıklılığını artırıcı maddeleri kullanıp hastalık etmeni ve zararlıları kontrol altında tutmaya çalışır. Zararlıların kontrol altında tutulmasında biyolojik mücadeleye, yararlı faunanın (hayvan varlığı) korunmasına büyük önem verir. Bazı zararlılara karşı yalnızca biyoteknolojik yöntemlerden yararlanır.
Organik tarıma daha çok uyan ve geleneksel tarıma göre çok daha fazla önemli olan kültürel önlemlere “pasif bitki koruma” denir. Toz veya sıvı formdaki bir maddeyi bitkiye atarak onu zararlı veya hastalık etmeninden doğrudan veya bitki davranışını değiştirerek korumaya çalışan yöntemlere ise “aktif bitki koruma” denir. Bu maddeler genelde “bitki kuvvetlendirici maddeler” veya “bitki bakım maddeleri” adı altında toplanan doğal kökenli maddelerdir. Ancak bazıları geleneksel tarımda da kullanılan pestisitlerdir.
Organik Tarımda Pasif Bitki Koruma İlke ve Yöntemleri
Organik Tarımda Toprak Sağlığı
Organik tarım felsefesine göre toprak canlı bir varlıktır ve her tarımsal uygulamada toprak sağlığının devamına çalışılmalıdır. Toprak sağlığı daha işleme aşamasında dikkate alınır. Dikey özellikleri bozulmadan yumuşak işlenen toprak üzerinde yetiştirilen bitkiler daha iyi gelişir, hastalık etmenlerine ve zararlılara daha iyi karşı koyar. Toprağın dengeli bir humus yapısına sahip olmasını sağlamak için yeşil gübreleme yapılır, organik çiftlik gübresi kullanılır ve mümkünse işletmede çok yıllık yem bitkilerine ekim nöbetinde yer verilir.
Toprak işlemede toprağı derinden işlemeyen, traktörün kuyruk milinde bağlı olarak kullanılan tırmık, kültivatör ve diskaro gibi ekipmanlar kullanılmalıdır. Pulluk gibi derin kazıcı aletlerin en az 5 yılda bir kullanılması önerilir. Toprak yapısının bozulduğu durumlarda toprak iyileştiricileri olarak doğal kalsiyum karbonat, dolomit, kemik unu, kan ve boynuz unu, balık unu, et unu, hümik asit, perlit, vermikulit, alçı taşı kullanılabilir. İyi işlenmemiş zayıf topraklarda strese maruz kalmış bitkilerin toprak kökenli funguslardan kaynaklanan problemlerinin artabileceği dikkate alınmalıdır. Tohum, fide ve fidanların dikim derinliği bitki çıkışı ve gelişimini destekleyecek şekilde uygun olmalıdır. Hastalıklı bitki artıklarının temizlenmesi hastalık yönetimi için önemli bir adımdır.
Örneğin; marul hasadından sonra tarlada kalan bitki parçaları marul mozaik virüsü için kaynak oluşturur. Derin olmayan bir sürüm ile toprağın karıştırılması sağlanarak bu patojenlerin gelişimine zemin hazırlayan bitki artıkları gömülmelidir. Düzenli olarak hastalık semptomları gösteren bitkilerin sökülüp atılmasıyla seralarda Botrytis sporlarının, açık alanda sklerot formundaki hastalıkların derece derece azaltılması sağlanabilir. Topraktaki total mikrofloranın korunması için anız yakma işi yapılmamalıdır.
Organik Tarım ve Ekim Nöbeti
Zararlılar bazı bitkilerde daha fazla zarar yapar. Bu nedenle bir bölgede aynı bitkinin üst üste yıllarca yetiştirilmesi, o bitkinin konukçusu olan zararlının da aşırı çoğalmasına ve fazla zarar yapmasına neden olur. Bitkilerin belirli aralıklarla nöbetleşe yetiştirilmesi ile bir bitkiye özelleşmiş zararlıların aşırı çoğalmaları ve aşırı zarar yapmaları önlenmiş olur. Ekim nöbeti özellikle toprak altı zararlılarına karşı uygulanan ve başarılı sonuçlar alınan bir yöntemdir. Örneğin nematodlar, tel kurtları, mayıs böcekleri, toprak kökenli hastalıklar gibi toprak altı zararlılarına karşı önerilen önemli tarımsal savaş yöntemidir. Bu nedenle ekim nöbeti programı oluşturulurken zararlılar göz önüne alınarak program yapılmalıdır.
Ekim nöbetinde ana prensip sorun haline gelen zararlıyı azaltmak ya da yok edebilmek için konukçusu olmayan bitkileri devreye sokmaktır. Bitişik tarlada konukçusunu yetiştirmek sakıncalı olabilir. Ancak bazı toprak kökenli hastalık ve nematodlar için yakın tarlalarda ekim nöbeti sorun olmayabilir. Monofag (bir tek bitkide beslenen) ve oligofag (bir veya birkaç familyanın bitkilerinde beslenen) veya türlerle savaş için ekim nöbeti çözüm olabilir. Özellikle yılda bir veya daha uzun sürede döl veren türler için bitki nöbetleşmesi etkili olup göç edebilen veya yayılma gücü yüksek zararlılar için etkili değildir.
Patates bitkisi tel kurtlarına karşı hassas olup popülasyonun fazla olduğu yerlerde ardından yonca yetiştirilmesi oldukça etkilidir. Tarla bitkilerinde zararlı akarlarla bitki nöbetleşmesi yapılarak mücadele edilebilir. Örneğin buğday, yulaf ve arpada zararlı kırmızı bacaklı hububat akarının zararı aynı tarlaya iki yıldan fazla üst üste hububat ekilmeyince önlenebilir. Buğday zararlısı olan ekin koşnili ile savaşta bitki nöbetleşmesi etkilidir. Lahana gal böceği ile bulaşık arazilerde üst üste lahana, karnabahar ve turp ekilmemelidir.
Organik Tarım ve Dayanıklı Çeşitler
Bitkiler kendilerini patojenlere ve zararlılara karşı korumak için çok farklı yöntemler geliştirmişlerdir. Doğada bir bitkinin hastalanması, patojen popülasyonunun büyüklüğü düşünüldüğünde ender bir olaydır. Ekolojik tarımda kullanılırlığı ve verimi modern çeşitler kadar yüksek olmayan, ancak olumsuz koşullara, patojen ve zararlılara karşı daha dayanıklı olan “eski” varyetelerin üretimine devam edilmesi tercih edilebilir. Ancak bu, organik tarımın ıslah yoluyla verimi ve dayanıklılığı artırılmış çeşitlerden yararlanmayacağı anlamına gelmez. Kullanılırlığı az da olsa, dayanıklı “eski” köy çeşitlerinin yetiştirilmesi tercihi biyolojik çeşitliliğin sürmesine katkıda bulunma ilkesini de taşımaktadır.
Çeşitlerin seçiminde doğal olarak yalnız dayanıklılık değil, vejetasyon süresi, pazar talebi, sertifikalı tohum temininde kolaylık gibi faktörler de rol oynar. Dayanıklı çeşitlerin kullanılmasıyla patojen ve zararlıların popülasyonları belirli bir büyüklükte tutulabilir ve böylelikle kimyasal savaşıma gerek kalmaz. Dayanıklı çeşitler patojen sporlarının duyarlı çeşitlere ulaşmalarını engelleyen bir bariyer olarak da yetiştirilebilirler.
Tek yıllık ve geniş alanlarda yetiştirilen kültür bitkilerinde (örneğin tahıllarda) dayanıklı çeşitlerin seçiminde ve bunların yetiştirilmesinde diğer önemli bir nokta da, bunların patojen ve zararlılara karşı bir “seleksiyon basıncı” uygulamalarının önlenmesidir. Geniş alanlarda bir veya birkaç patojen ırkına karşı spesifik dayanıklılığa (vertikal dayanıklılık) sahip çeşitler yerine horizontal dayanıklılığa sahip çeşitlerin ekilmesiyle veya karışık ekim yapmak suretiyle bu sorun giderilebilir. Aksi durumda büyük emekle elde edilmiş çeşitlerin elden çıkması muhtemeldir.
Organik Tarım ve Karışık Ekim
Aynı alanda hem çeşitliliği sağlamak, hem de patojenleri kontrol altında tutmak için aynı bitki türünün patojenlere karşı duyarlı ve dayanıklı çeşitlerinin birlikte yetiştirilmesi hastalık etmenlerinin bulaşma ve üreme olasılıklarını azaltır. Çünkü birbiri ile temas halindeki duyarlı bitkiler üzerinde patojenler hızla yayılır ve çoğalır. Örneğin buğday, arpa, çavdar ve yulafın karışık olarak ekimi yapıldığında külleme, yaprak pası, yulaf çizgi hastalığı ve esmer yaprak lekesi hastalıklarının büyük ölçüde azaldığı, bunun yanında verimin %5 arttığı belirlenmiştir. Aynı şekilde sadece buğdayda çok etkili bir hastalık olan cüce sürme hastalığının etkisini azaltmak için diğer tahılların karışık ekimi önerilmektedir.
Organik yetiştirilen mısır, fasulye, şekerkamışı ve lahana:
Karışık ekim; tarla sınırında ekim, şeritvari ekim, ara ekim, alta ekim gibi şekillerde uygulanabilir. Burada konukçularını görerek, koklayarak veya bitkiden gelen kimyasal sinyallere göre bulan böceklere karşı bir şaşırtma etkisinden yararlanılır. Karışık ekimde bitkiler ayrıca; ışık durumunu etkileyerek, mikroklima oluşturarak, doğal düşmanlar için alternatif konukçular olarak veya onları tarlaya cezbederek de yardımcı olurlar.
Organik Tarımda Ekim ve Dikim Sıklığı
Birim alanda optimum bitki sayısına uygun şekilde yetiştiricilik yapılarak bitkilerin daha sağlıklı büyümeleri sağlanır. Bu normun üzerinde yetiştiricilik yapılırsa bitkiler zayıf gelişir. Bu durum aynı zamanda sık ve kapalı bir bitki topluluğu içinde oluşabilecek patojen ve zararlıların daha kolay üremelerine de yol açabilir. Ekolojik tarımda maksimum ürün hedeflenmediğinden gereğinden fazla bitki yetiştirme eğilimi de yoktur. Dikim sıklığının ayarlanması ile hastalığın hızla yayılması da önlenir.
Organik Tarımda Ekim, Dikim ve Hasat Tarihlerinin Manipülasyonu
Bitkiyi erken veya geç dikerek bazı zararlılarından daha az etkilenmeleri sağlanabilir. Diğer bir ifade ile buradaki ilke, zararlı veya patojenlerin aktif olduğu dönemle konukçu bitkinin duyarlı olduğu dönemin aynı zamana rastlaması önlenerek zararlanma en aza indirilebilir. Böylece ürünün meydana gelebilecek zararlardan en az oranda etkilenmesiyle hasat edilmesi sağlanır.
Avrupa’da kışlık arpa ve buğdayda sonbahar ekimi yapılarak yaprak biti zararı düşük seviyede tutulmaktadır. Sonbaharda erken ekilen baklalar zararlı ortaya çıktığında bitki dokuları sertleşmiş ve gelişme tamamlanmış olduğundan bakla yaprak biti zararından kolay kurtulur. Karadeniz’de erken ekilen mısırlarda mısır kurdu 1. döl bulaşması %90 iken normal ekimde %35 olmakta, geç ekimde ise bulaşma olmamaktadır. 2. döl bulaşması ise geç ekimde erken ekimden daha çok olmaktadır. Şeftali kara lekesinin sorun olduğu yörelerde bahçe kurarken erken yetişen çeşitler tercih edilmelidir.
Organik Tarım ve Tuzak Bitkiler
Yetiştirilen bitkilerin arasına zararlıların çok sevdiği ve tercih ettiği bitkilerin ekilmesi ve dikilmesiyle zararlıların bu bitkiler üzerinde toplanması sağlanır ve burada imha edilmesi kolay olur. Bu yöntem özellikle biyolojik savaş etmeni organizmalarında barınması ve varlıklarını sürdürmeleri açısından önemli bir yöntemdir. Örneğin tahıl ve pancar kist nematodlarının tarladaki yoğunluğunu azaltmak için hem yeşil gübrelemede ve hem de tuzak bitki olarak kullanılabilen yulaf, şeker pancarı, ıspanak, kolza, hardal ve turp gibi bitkiler 4-6 hafta süre ile yetiştirilir ve sonra toprağa karıştırılır. Söz konusu nematodlara karşı hassas olan bu bitkiler kistlerin aktive edilip çıkan larvaların kökleri işgal etmesini sağlar ve tam zamanında sürüm ile toprağa karıştırıldıklarında da genç nematodlar ölür.
Organik Tarımda Yabancı Otlar
Tek yıllık bitkilerde zarar yapan nematodlar, yaprak bitleri, yaprak pireleri yumurtalarını yabancı otlar üzerine bırakır veya önce yabancı otlarda beslenir, sonra kültür bitkilerine geçer.
Organik tarımda, kültürel önlemler kapsamında yabancı otlara özel bir yer verilir. Geleneksel tarımın “istenmeyen bitkileri” organik tarımda doğanın yardımcı güçleri olarak kabul edilir. Bu güç onların bitki kök çevresinde allelopati (bir bitkinin diğer bitkilerin çimlenme, büyüme veya gelişmesi üzerine olan zararlı etkisi) yaratma, yararlı fauna için bir yaşam yeri sağlama ve toprak tavının korunmasında yardımcı olma gibi özelliklerine dayanır. Bu nedenle organik tarımda yabancı ot savaşımından değil, yabancı ot regülasyonundan söz edilir. Yabancı otların belirli bir sıklığa erişmesine izin verilir, bu sıklıktan sonra sökerek uzaklaştırma, toprak işleme, ekim nöbeti gibi kısa ve uzun vadeli yöntemlere başvurmanın yanında çevre dostu olan doğayı kirletmeyen kimyasallar kullanılmaktadır. Bu esaslar doğaya zarar vermeyen bir üretim sistemini sağlar. Yabancı otların yakılarak yok edilmesi, aynı tarlada kalıntıların yakılarak yok edilmesinde olduğugibi doğal düşmanların ve birçok tozlayıcı böceklerin yok edilmesine de neden olacağından uygulanması sakıncalıdır.
Organik tarımda, yabancı ot mücadelesinin sürdürülebilirliği için önemli ilkeler şunlardır:
- Ekolojik tarımın toprağı canlı bir varlık kabul etmesi ve üretimin her kademesinde toprağın korunması,
- Sentetik kimyasallar ile doğaya yabancı maddelerin kullanılmaması,
- Stres koşullarına, hastalık ve zararlılara dayanıklı istikrarlı çeşitlerin seçilmesi,
- Düşük enerji kullanılması,
- Aşırı pestisit, herbisit, gübre, hormon kullanımının bırakılması,
- Toprak sağlığı, ekim nöbeti, dayanıklı çeşitler, uygun bitki sıklığı uygulanması,
- 18.12.1994 gün ve 22145 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan bitki koruma maddeleri listesine uyulması.
Organik Tarımda Dengeli Gübreleme
Kültürel önlemler yoluyla bitkileri hastalık ve zararlılardan korumanın en önemli yöntemlerinden biri de dengeli gübrelemedir. Bu deyim bitkinin optimal ürünü için makro ve mikro besin maddelerince yeteri kadar desteklenmesi sayesinde hastalık etmeni ve zararlılara karşı olumsuz bir değişikliğin doğmasının önlenmesi anlamında kullanılır. Gübreleme konusunda da organik ve geleneksel tarım arasında önemli nüanslar vardır. Organik tarım toprakta kolay çözünen, bitki tarafından doğrudan alınan sentetik-ticari gübrelerin kullanımını yasaklar. Topraktan kaldırılan besin maddelerinin ahır gübresi, yeşil gübreleme ve kompost ile yerine iadesini ön görür. Yeşil gübreleme aynı zamanda gölgeleme yapar ve toprak yüzeyini erozyondan korur. Bunların yanında organik tarım işletme dışı ticari gübreleri de kullanabilir. Ancak bu maddelere gübre değil, daha çok “toprak iyileştiricileri” gözüyle bakılır. Kireç, dolomit, alg kireci, kaya unu, bazait unu, bentonit, odun külü, kemik, kan ve boynuz unları, risinus kabuğu ve guano bu türlü toprak iyileştiricileridir. Görüldüğü gibi bu maddelerin çoğu ancak bir dönüşüm sonucu bitki tarafından alınabilen maddelerdir. Burada hemen bu “iyileştiricilerin” de kullanımında belirli bir sınırın var olduğunu belirtmek gerekir.
Organik Tarımda Aktif Bitki Koruma İlke ve Yöntemleri
Üretim organlarının (tohum, fide ve fidan) zararlılardan temiz olması gerekir. Yetiştirme döneminin başında üretim organları bu yolla taşınan zararlılar açısından kontrol edilmelidir. Herhangi bir zararlı bulunması halinde fiziksel, mekaniksel savaş yöntemleri veya organik zehirler uygulanmalıdır. Belirlenen zararlıya karşı organik tarımda kullanılabilecek bir savaş yöntemi yok ise bu üretim organları organik tarım alanına girdirilmemelidir. Üretim organlarının temiz olması ile çimlenme gücü yüksek ve dolayısıyla kuvvetli bitki yetiştirilerek zararlıların zararından korunulmuş olur. Bir alanda devamlı salgınlar oluşturan bir zararlıya karşı duyarlı olan bitki türü veya çeşitleri yetiştirilmemelidir.
Organik tarım alanına çevreden bulaşmaları önlemek için, çevresinin tarımsal yapıya uygun, yörede salgın yapabilecek zararlılar dikkate alınarak belirlenen ağaç veya çitlerle ağaçlandırılmış olmalıdır. Ada veya bir vadi gibi doğal olarak ayrımı olan alanlarda organik tarım yapılması ile çevreden zararlıların bulaşması önlenebilir.
Tarla, bahçe veya serada üretim sırasında bulaşmaları önlemek için gerekli önlemler alınmalıdır. Üretim sırasında hastalıklı bitki ve bitki kısımları toplanarak imha edilmelidir. Hasadı tamamlanmış bitkiler tarlada bırakılmamalı, köklenerek toplanmalı ve imha edilmelidir. Sera yetiştiriciliğinde havalandırma açıklıklarına tül gerilerek zararlının girişi engellenmelidir. Tülün doğal düşmanlarının da girişini engelleyeceği göz önünde bulundurulmalıdır.
Organik tarımda imha işlemi, kompost yapımında bitki veya artıklarının kullanılması ile gerçekleştirilebilir. Böylece, biyolojik döngü sağlanmış ve artıklar değerlendirilmiş olacaktır. Ancak, bitki ve bitki artıkları üzerindeki zararlıların kompost yapımında öldüğünden emin olunmalıdır.
Böceklerin kışlama ve üreme ortamlarını yok etmek popülasyonlarını azaltma da önemlidir. Böceklerle bulaşık bitki ve ürün artıklarının yok edilmesi bir sonraki ürünü koruyucu bir önlemdir. Pembekurdun kışlayan larvalarının hasattan hemen sonra biçme ve yakmayla, sonbaharda ise sürüm yapılarak yok edilmesi uzun süre etkili olur. Pamuk saplarının parçalanması ve sürülerek toprağa gömülmesi sonbahar popülasyonunu %95 azalttığı için en etkili savaş yöntemidir.
Şalgam, havuç ve lahana artıklarının çürüyen kısımları sebze sinekleri için yumurtlama yeri olarak tercih edilir. Bu nedenle tarlada artık bırakılmamalıdır. Mısır kurdu kışı mısır saplarında geçirir. Hasattan sonra kalan artıklar toplanıp yok edilmelidir. Yabancı otlar da hastalık ve zararlıların konukçularıdır. Bazı türler yumurta bırakmak için bunları tercih eder.
Gül filiz arısı ile mücadelesinde güllerde kış temizliği yapılırken zararlının içinde kışladığı özü yenmiş kuru gül dalları kesilerek hemen yakılmalıdır.
Birçok meyve hastalıkları, meyve sineği ve meyve kurdu ile mücadelede yere düşen kurtlu veya hastalıklı meyveleri toplamak ve yok etmek ile etkili bir savaş yapılmış olur.
İyi budanmış, her tarafı güneş gören ağaçlar daha sağlam olur. Yaprak bitleri ve koşnil daha az olur. Özellikle, San Jose kabuklu bitki savaşında budama ve budamadan kalan artıkların yakılması önerilir. Zararlılar için barınak oluşturabilecek kuru dalların budanması ve kavlamış kabukların soyulup yakılması, örneğin Scolytidae türlerinin zararını önler. Benzer şekilde kışın bağlarda budama yapılırken kabuklar soyulup yakılırsa unlu bit yoğunluğu önemli ölçüde azalır.
Hastalıklı bitki köklerinin hiç kök parçası kalmayacak şekilde topraktan tümüyle çıkarılarak yok edilmesi gerekir. Roselinia kök çürüklüğü hastalığının sorun olduğu bahçelerde ilkbaharda ağaçların kök boğazları kalın köklere kadar açılarak, hava almaları sağlanmalıdır. Bu hastalığın sağlam ağaçlara bulaşmasını önlemek amacıyla bahçede bulaşık ve sağlam kısımlar arasına 1 m derinliğinde hendek açılmalı, çıkan toprak bulaşık tarafa atılmalıdır.
Yabancı otların taşınmasında önemli bir yeri olan çiftlik gübrelerinin kullanılması halinde iyice yanmış olmaları gerekir.
Toprağın, toprak kökenli fungal, bakteri, virüs ve nematod gibi zararlılar ile bulaşık olmaması gerekir. Bulaşık toprakların sulama veya sel suları ile taşınması önlenmelidir.
Lütfen yorum bırakın.