Bitki yetiştirme ortamı olarak tek başına ya da diğer değişik kombinasyonlarla karıştırılarak kullanılan çok çeşitli ortamlar vardır. Bir materyalin seçiminde etkili olan en önemli faktör temin edilebilme kolaylığı ve maliyetidir. Materyalin ekonomik olması ve gerektiğinde istenilen miktar ve nitelikte kolayca temin edilmesi yetiştiricilik için çok önemlidir.
Değişik bitki yetiştirme ortamları:
Herhangi bir materyalin yetiştirme ortamı olarak kullanılabilirliğinin en önemli koşulu, bitkiler için zehirli madde içermemesi ve bazı dezenfeksiyon işlemleri sırasında zehirli madde üretmemesidir; ancak bu koşullar sağlandıktan sonra çeşitli materyaller karıştırılarak istenilen fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip karışımlar elde edilir.
Kullanılan karışımların özelliklerinin iyice bilinmesi gerekir; çünkü bir kültürel uygulama altında iyi sonuç veren bir karışım başka bir kültürel işlem ya da iklim koşulları altında aynı sonucu vermeyebilir. Bundan çıkarılacak sonuç yetiştirme ortamının özelliğine göre farklı özelliklerde karışımlar kullanmak gerekir. Bu karışımlar kullanılırken çevre koşullarının da mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir.
Bitki Yetiştirme Ortamında Kullanılan Organik Materyaller
Bitki yetiştirme ortamı olarak çok çeşitli organik materyaller kullanılır. En yaygın olarak kullanılan organik materyal ise torftur. Bu materyaller ve genel özelliklerini aşağıda verilmiştir.
Torf: Torf, yetiştirme ortamında tek başına kullanıldığı gibi diğer materyallerle karıştırılarak da kullanılabilir. Torf kısmen ayrışmış organik materyallerden ibarettir. Su fazlalığı ve
oksijen azlığı gibi sınırlayıcı koşullar altında bitkisel kalıntıların birikmesi sonucu oluşan jeolojik kökenli materyaldir. Torf oluşumuna uygun yöreler fazla yağış alan, nem oranı yüksek ve yaz ayları serin geçen yörelerdir.
Yetiştirme ortamı olarak kullanılan torflar:
Torfları aşağıda verilen şekilde sınıflandırmak mümkündür;
– Sphagnum yosun torfu: Bataklık bitkilerinden Sphagnum ve Spalustre’nin kalıntılarının kurutulmuş şeklidir. Hafif ve süngerimsi bir özelliğe sahiptir. Oldukça steril ve su tutma kapasitesi çok yüksektir. Kendi ağırlığının 10-20 katı su tutabilme özelliğine sahiptir. Hafif asidik karakterlidir. İyi drenaj ve havalandırma özelliğine sahiptir. İçeriğinde organik madde bulunduğundan yetiştirme ortamlarında başarı ile kullanılabilir.
– Kamış ve saz turbası: Kamış, saz ve kaba çayır otu gibi bitkilerin kök, gövde ve yaprakların orta derecede ayrışması ile meydana gelir. İçerisinde bazı koloidal bitki artıkları ve kil partiküllerinin varlığından dolayı yetiştirme ortamı olarak kullanılması tavsiye edilmez.
– Humus veya bataklık çamuru turbası: Bataklıktaki çeşitli bitkilerin çok ince ayrışması ile meydana gelir. Rengi kahverengi ve siyahtır. Su tutma kapasitesi yüksektir. Bünyesinde fazla miktarda kil içerdiğinden drenaj ve havalanma özelliği iyi değildir. Bu nedenle yetiştirme ortamları için uygun değildir.
Torfun kullanım alanları şunlardır:
– Fidanlık ve seralarda yastık yapımında
– Sebze üretiminde
– Süs bitkilerinde saksı harcında
– Tohum çimlendirilmesinde ortam harç karışımında
– Çeliklerin köklendirilmesinde
– Kültür mantarı üretiminde örtü toprağı olarak
Torfun parçalanma derecesi kalitesi açısından önemlidir. Torfun parçalanma derecesini belirlemek için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Bunlardan en bilineni Von Post yöntemidir. Bu yönteme göre torf su ile iyice doygun hale getirildikten sonra avuç içersine alınarak parmaklar arasında sıkılır.
Torf avuç içinde sıkıldığında dışarı akan su ne kadar renksiz ise ve parmaklar arasında dışarı fışkıran torf oranı ne kadar az ise o kadar az parçalanmıştır. Avuç içersinde sıkılan torf dışarı hiç su vermiyor ve parmaklar arasında ne kadar fazla miktarda bulamaç halindeki torf kitlesi dışarı fışkırıyorsa o kadar fazla parçalanmış demektir.
Torfun yetiştirme ortamına sağladığı yararlar ise şunlardır:
– Sürekli olarak toprakta su bulunma özelliği vardır.
– Besin maddece fakir olduğundan istenilen düzeyde gübreleme yapılabilir.
– Bulundukları yetiştirme ortamına fiziksel ve kimyasal anlamda olumlu etki yapar.
– İçerlerinde yabancı ot tohumu ve patojen barındırmaz.
– Düşük asitlik değerlerinden alkali gübre uygulanmasından pH istenilen düzeye getirilebilir.
– Hacim ağırlığı düşük olduğundan taşıma kolaylığı sağlar.
Torfun en önemli özelliklerinden biri de fazla miktarda su absorbe etmesi ve suyu bünyesinde tutabilmesidir. Az ayrışmış lifli torflar kendi kuru ağırlığının 15-20 katı kadar su tutabilir.
Torflar çoğunlukla asit özelliktedir. Torfların asitlik derecesini humin asitleri ve fulyo asitleri gibi zayıf organik asitler belirler. pH değerleri genellikle 3,7-4,0 arasındadır. Bitki yetiştirme ortamlarında pH değerinin genellikle 5,5-6,0 arasında olması istenir. Torf yalnız başına veya perlit gibi materyallerle karıştırılacaksa kireçleme ile pH’ın yükseltilmesi gerekir. Bu amaçla her bir metreküp için 3 kg ince öğütülmüş kireç taşı önerilir.
Hindistan Cevizi Lifi, Tozu:
Hindistan cevizi kabuğu liflerinin işlenmesi sırasında ortaya çıkan 2 mm veya daha küçük boyuttaki lif veya partükülerden meydana gelir.
Hindistan cevizi lifi tozları:
Fiziksel özelliği iyi olan Hindistan cevizi lifi tozları yetiştirme ortamı olarak kullanıma uygundur. Hindistan cevizi lifi tozlarının kullanım nedenleri şunlardır:
– Yüksek su tutma kapasitesi ve kolay alınabilir su içeriği
– Yeterli hava kapasitesinin bulunması
– Düşük hacim içeriği ve düşük besin element içeriği
– Yüksek KDK değeri ve 5,0-5,8 arasında değişen pH değeri
– Herhangi bir kimyasal işleme tabi tutulmadan kullanılabilmesi
– Fiziksel ve kimyasal olarak torf ile karıştırılabilmesi
Hindistan cevizi lifi tozlarının diğer bir olumlu özelliği ise lignin ve selüloz içeriğinin yüksek olmasıdır; bu nedenle hava ve su dengesini uzun süre koruyabilir. Hacimce yaklaşık % 20 hava içerir ve pH değeri kararlı bir seviyede devam eder.
Yetiştirme ortamının en önemli olumsuz yanı ise yeşil kabuklarının işlenmesi sırasında deniz suyunun kullanılmasıdır. Bunun sonucunda da Na ve Cl ile tuz içeriği artar.
Plastikler (Sentetik Köpükler)
Plastik endüstrisinde son yıllarda hızlı gelişmeler sonucunda özellikle torfa karıştırmak üzere köpük veya genleştirilmiş haldeki plastikler yaygın şekilde kullanılır.
– Genleştirilmiş polisitiren tanecikler: 4-12 mm çapındaki polisitiren tanecikler ilk önce ağır toprakların fiziksel özelliklerini ve drenajlarını düzeltmek için kullanılmıştır. Bunlar parçalanmaz, normal kullanımda fazla sıkışmaz ve kimyasal olarak nötrdür. Toplam poroziteleri % 95’e kadar ulaştığında tanecikler içerisinde su absorbe edemez. Bu nedenle karışımın su tutma kapasitesini azaltır ve havalanmayı önemli ölçüde artırır. Genellikle torf ile 1:3 oranında karıştırılarak kullanılır.
Besin maddesi içermez ve besin iyonlarını absorbe etmez. Sıvı gübrelemeye büyük ölçüde bağımlılık gösterir.
Elektrostatik özellikleri nedeniyle karışımlarda sorun meydana getirir. Sulamalar sırasında üst kısma çıkması, olumsuz taraflarıdır.
– Üre formaldehit köpükler: Genleşmiş polisitirenlerden en önemli farkı, su absorbe etme özellikleridir. Açık hücresel yapılıdır. Hacimlerinin % 50-70’i oranında su absorbe eder. Üre formaldehit köpükler genleşmiş polisitirenler kadar yüksek stabiliteye sahip değildir. Torf karışımlarında hacim olarak % 20- 50 oranında kullanılır.
– Poliüretan köpükler: Düşük öz kütleye sahiptir. pH değerleri nötr seviyesindedir ve % 70 oranında su tutma özelliğine sahiptir. Mikroorganizmaların etkisiyle parçalanamaz ve besin maddesi içermez. Taneler halinde yetiştirme ortamına katılarak kullanılır. Aynı zamanda blok veya küpler halinde çimlendirme ve köklendirme amacı ile de kullanılabilir.
Kullanılmış Mantar Kompostu
Ticari olarak mantar üretiminin yoğun yapıldığı yerlerde bolca bulunur. Kullanılmış mantar kompostu organik madde ve çeşitli mineral elementlerce çok zengindir. Koku dışında kıvam, tekstür ve görünüm olarak ahır gübresine benzer. Mantar kompostları protein azotu, amonyak ve çözünebilir tuzlarca zengindir.
Kompost tek veya çeşitli organik artığın toprakla birlikte veya yalnız yığılarak çürütülmesi ve yanarak toprakta dağılır hale gelmesinden oluşan materyaldir. Organik artıklar; dökülen yapraklar, kesilen çimler, bahçe artıkları, sebze ve meyve kabukları ile hayvan gübreleri olabilir.
Kullanılmış mantar kompostu:
Kompost, bitkisel ve hayvansal kökenli ya da her ikisinden oluşan organik materyalin kısmen parçalanmış kısmıdır. İçerisinde kül, kireç ve kimyasal maddeler bulunur. Kompost yapıldıktan sonra bitki ve hayvan atıkları orijinal strüktürlerini kaybeder. Ahır gübresinde meydana gelen çürümeye benzeyen değişime uğrar.
Kompost yapımı sırasında kullanılan materyaller ve mantar üretimi sırasında uygulanan işlemlere bağlı olarak niteliği önemli ölçüde değişir. Kompost oluşumunun hızlanmasında şu faktörler etkilidir:
– Materyal mümkün olduğu kadar az lignin ve mumlu madde içermeli ya da hiç içermemelidir.
– Materyal, olabildiğince küçük parçalar halinde olmalıdır.
– Aktiflendirici olarak azot ilavesinde yarar vardır.
– pH’ın çok fazla düşmemesine dikkat edilmelidir.
– Yeterli hava ve nem sağlanmalıdır.
– Sıcaklık 30-45 C° olmalıdır.
Hastalık ve zararlılarla bulaşmış olmaları yanında yüksek pH ( 7’ den büyük) değeri ve aşırı tuzluluk sık rastlanan sorunlardır. Kullanılmış mantar kompostunda K ve P fazlalılığı sık görülür. Kompostların 9-12 ay sonrasında kullanımı iyi sonuçlar verir. Ayrıca pH değerini düşürmek için S (kükürt) katılması tavsiye edilir.
Talaş
Birçok ülkede torf yerine çeşitli organik materyaller kullanılmaya başlanmıştır. Özellikle ormanlık yörelerde bol ve ucuz olarak sağlanan testere talaşı, ağaç kabukları gibi materyaller kullanılmaya başlanmıştır. Ancak bu materyallerin bazı dezavantajları vardır.
Yetiştirme ortamında kullanılan talaş:
Testere talaşları yetiştirme ortamında kullanıldığında iki sorun ile karşılaşılır:
– Bitkilere toksik etkili maddelerin ortaya çıkması: Sedir, kestane ve çam gibi bazı ağaçlardan elde edilen talaşların doğrudan fitotoksik etkileri vardır. Kızılağaç talaşları ve kabukları iyice ayrışmayıp yıkanmadıkları zaman toksik etkisi gösterirler. Özellikle buharla dezenfeksiyondan sonra bu tür etkiler daha fazla görülür. Bu nedenle bu tür ağaçlardan elde edilen talaşların karışıma katılmamasında yarar vardır. Ayrıca talaşlar çoğunlukla çeşitli patojenler içerdiklerinden mutlaka ısı ile işleme tabi tutulmaları gerekir.
– Azot noksanlığı: Talaşın C/N oranı çok geniştir. Fazla miktarda karbon ve çok az miktarda azot içerir. Talaşta mikrobiyel ayrışma başladığında mikroorganizmalar ortamda bulunan mineral azotu kullanır. Bunun sonucunda da geçici bir azot noksanlığı ortaya çıkar. Talaşın yapısındaki selüloz
bileşiklerinden karbon ve enerji ihtiyacını sağlayan mikroorganizmaların sayısı hızla artar. Sonuçta belli bir süre sonra mikroorganizmalar tarafından kullanılan azot bitki için yararlı hale geçer; ancak bu geçici süre de bitki gelişimi olumsuz etkilenir.
Sorunun çözümü için talaş içeren karışımlara belirli miktarda mineral azot verilir. Verilen azot sayesinde C/N oranı azalır ve yeterli azot sağlanmış olur. Tarla koşullarında talaş ağırlığının % 1-2’si kadar azot ilave edilmesinin azot noksanlığını ortadan kaldırdığı tespit edilmiştir.
Azot noksanlığını önlemek için fazla miktarda verilen azotlu gübreler tuzluluk sorununa neden olur. Özellikle çözünülebilir azot formları kullanıldığında bu sorunla daha çok karşılaşılır.
Azot yetersizliği ayrışamaya dayanıklı ağaç türleri seçilerek önlenebilir. Sert talaşları yumuşak ağaç talaşlarına göre daha hızlı parçalanır. Mikrobiyal kullanım için fazla miktarda azot ilavesine ihtiyaç duyulur.
Azot noksanlığını önlemenin diğer bir yolu da karışıma katılmadan önce işleme tabi tutularak işlenmesidir. Talaş ayrı bir yerde yığın haline getirilerek azot ilave edilir ve kısmen ya da tamamen ayrışması sağlanır.
Ağaç Kabukları
Ağaç kabukları orman sanayinin yan ürünüdür. Ormanlık yörelerde çok ucuza temin edilir. Sera bitkilerinin üretiminde kullanım alanı bulmuştur. Göknar kabukları epifitik orkidelerin yetiştirme ortamı olarak kullanılır. Uygun incelikte öğütülürlerse toprak düzenleyicisi olarak da kullanılır.
Ağaç kabukları toprakla karıştırıldığında azot noksanlığı görülür. Bunun için de ek azot verilmesi gerekir; ancak ağaç kabuklarında aynı ürünün talaşlarına göre azot noksanlığı daha az derecede ortaya çıkar.
Ağaç kabukları:
Kıyılmış veya öğütülmüş ağaç kabukları yetiştirme ortamı hazırlamak için torfun yerine kullanılabilir. Torftan daha ucuzdur; ancak su ve besin maddelerini daha az tutar. Eşit hacimde perlit ve çam kabuğu ile karıştırılıp temel ve sıvı gübre ilave edilirse farklı bitki türlerinde başarı ile kullanılabilir.
Çiftlik (Ahır) Gübresi:
Yetiştirme ortamının hazırlanmasında organik madde kaynağı olarak ahır gübresinin kullanımı istenmez; çünkü ahır gübresi kullanıldığında yetiştirme ortamının dezenfeksiyonu gerekir. Bu işlem hem maliyeti arttırmakta hem de dezenfeksiyon sırasında toksik maddelerin çıkmasına neden olmaktadır.
Çiftlik gübresindeki organik maddeler protein ve diğer azotlu bileşiklerce zengindir. Bu bileşikler kolayca ayrışarak amonyum ve nitrite dönüşür. Sıcak su buharı ile dezenfeksiyon nitrifikasyon bakterilerinin tamamına yakın kısmını öldürür. Bu durumda ise amonyum halindeki azotun nitrata dönüşümü durma noksanına gelir. Isı ile dezenfeksiyondan sonra yetiştirme ortamından amonyağın uzaklaştırılması özellikle dikimden sonra daha zordur. Bu sorun iyi çürümüş (yanmış) çiftlik gübresi kullanılarak azaltılabilir; ancak yanmış çiftlik gübresini bulmak hem zor hem de pahalıdır.
Çiftlik gübresinin kolay ayrışması ve özellikle sera koşullarında ayrışma hızının artmasından dolayı fiziksel özellikleri üzerinde etkisi uzun süreli olmaz. Kısa süreli yapılacak yetiştiricilikte kullanılması daha faydalı olur.
Çiftlik gübresi yabancı ot tohumlarını bünyelerinde bulundurur. Bu tohumlar sera koşullarında çimlendiğinde bitkilerin su, besin maddesi ve ışık gibi isteklerine ortak olur. Aynı zamanda toprak zararlıları içinde uygun ortam oluşturur.
Çiftlik gübresinin özelliği hayvanların cinsi, yaşı, kullanılan altlıklar gibi çeşitli faktörlere bağlı olarak değişir. Bu durumda yetiştirme ortamının standardizasyonu bozulur. Bileşim ve tekstür yönünden özellikleri her seferinde değişen materyalin karışımlarda kullanılması uygun değildir.
Yetiştirme ortamında ahır gübresi kullanmanın sakıncaları şunlardır:
– Tekstür ve bileşim yönünden çok büyük değişimler gösterir.
– Protein ve benzeri organik azotlu bileşiklerce zengindir. Ortamın buhar ile dezenfeksiyonu sırasında fazla miktarda azot oluşarak bitkilere toksik etkisi yapar.
– Hızlı parçalanma sonucu ortam tekstürü üzerine etkisi kalıcı değildir.
– İçerisinde fazla miktarda ve değişik oranda besin maddesi içerdiğinden daha sonraki gübreleme programlarında güçlük meydana gelir.
– Fazla miktarda yabancı ot tohumu içerir.
Çeltik Kabukları
Talaştan biraz daha büyük parçalar halindedir. Drenajı iyileştirmek için yetiştirme ortamına ilave edilir. Düşük fiyata sağlandığı yörelerde torf yerine ya da torf ile karıştırılarak kullanılır.
Çeltik kabukları çok hafiftir. Parçalanmaya dayanıklılık ve azot noksanlığına sebep olma yönünden yerfıstığı ile karşılaştırılabilir. Çeltik kabukları ile olan karışımın dezenfeksiyonu önerilir.
Ağaç Yontuları
Ağaç yontuları iri taneli olduklarından konteynırlarda yetişen bitkilerin yetişme ortamı olarak kullanılmaları zordur. Tarla topraklarının organik madde içeriklerini artırmak için ya da malçlama yapmak amacıyla kullanılır. Talaşta olduğu gibi bunlarda da azot noksanlığı ortaya çıkar. Ağaç yontularının toprak özellikleri üzerine etkileri talaş gibidir.
Yer Fıstığı Kabukları
Fazla miktarda yer fıstığı yetiştiriciliğinin yapıldığı bölgelerde malçlama ya da ortamın organik bileşeni olarak kullanılır. Daha çok açelya yetiştiriciliğinde drenaj ve havalandırmayı iyileştirmek için torfa katılarak kullanılır. Hafif, lifli ve ortam özelliklerini düzeltmeye uygun parça büyüklüğüne sahiptir.
Yer fıstığı katılan karışımlarda bir miktar azot noksanlığı görülür; ancak talaşta karşılaşıldığı gibi kuvvetli bir azot noksanlığı ortaya çıkmaz. Yer fıstığı kabuklarında parazit nematodlar bulunur. Bu nedenle karışımların kullanılmadan önce metil bromit ile fumige edilmesi gerekir. Ayrıca buhar dezenfeksiyonu da uygulanabilir.
Sap ve Saman
Yetiştirme ortamlarında organik madde olarak yıllarca torf kullanıldığından ortamın ıslanabilirliğinde bir azalma olur. Organik maddelerin parçalanması ile yetiştirme ortamında suyu kabul etmeyen ürünler oluşur. Eğer kötü ıslanabilirlik varsa sulamalardan sonra su tutması azalır ve bitkinin su ihtiyacını karşılaması güçleşir.
Islanabilirliği azaltan parçalanma ürünlerinin birikimini önlemek için torftan daha etkili organik maddeler önerilir. Buğday veya yulaf samanları bu amaçla kullanılan en etkin organik maddelerdir. Saman toprakla karıştırıldığında oransal olarak hızla parçalanır ve mikrobiyal etkinlik için enerji meydana gelir. Sonuç olarak toprağın drenaj ve havalanma özelliği iyileşir.
Saman organik madde kaynağı olarak ahır gübresinden daha çok tercih edilir. Çözünebilir tuz içeriği çok düşüktür. Büyüklük ve nitelik yönünden homojendir. Ahır gübresine göre daha kolay ve ucuz temin edilir. Samanla hazırlanan yetiştirme ortamı amonyak toksisitesi oluşturmadan sterilize edilebilir.
Saman parçalanmasında mikroorganizmalar tarafından kullanılan azotu karşılamak için ek azot ilave edilmelidir.
Saplar 7,5-12,5 cm uzunluğunda parçalara ayrılır. 2,5-5,0 cm’lik tabaka halinde toprak yüzeyine serilir. Uzun gelişme dönemindeki bitkiler için saman ile birlikte torfta kullanılır. Dezenfeksiyon öncesi sap yetiştirme ortamına karıştırılır. Samanı ıslatarak bir hafta önceden havalandırılırsa taşıma kolaylaşır. Ancak zamanından önce parçalanmasını önlemek için samanın kuru olarak depolanması şarttır.
Saplar kullanılmadan önce yığınlar halinde ıslatılır ve azotlu gübre katarak ayrışma başlatılır. Bu sırada sıcaklık 54 C°’ye yükselir. Sıcaklık 38 C° ve altına düşünce dikim yapılır.
Yapılan denemeler sonucunda tahıl sapları içersinde en uygun olanın buğday sapları olduğu tespit edilmiştir. Çünkü yapısal özelliklerini uzun süre korur.
Lütfen yorum bırakın.