Neoklasizm (Neoklasisizm) Dönemi Sanatı
Avrupa, 18. yüzyılın son çeyreğinde siyasal ve ekonomik çalkantılara sahne olmuştur. İlk büyük patlama Fransa’da ortaya çıkmış, 1789 Fransız Devrimi’yle krallık rejimi yıkılarak, kral ve yandaşları sürgüne ya da giyotine gönderilmişti. Bu yıllarda çalkantılı Paris’in sanat çevrelerinde yeni bir sanatçıya ve onun öncülük ettiği yeni bir sanat üslubunun doğuşuna tanık olunur. Bu genç sanatçı Jacques Louis David’dir. Öncülük ettiği akıma da “Neo-Klasisizm” adı verilmiştir. Klasik sanat ülküsünün yeniden canlandırılışı olan bu akımın doğuşu iki önemli etkene bağlanabilir. Bunlardan ilki, arkeoloji biliminin temellerini atan Alman arkeologu ve sanat tarihçisi Winckelmann’ın eski Yunan ve Roma sanatını canlandırma çabalarıdır. Winckelmann’ın giderek çözülmüş, saflığını ve soyluluğunu yitirmiş Avrupa sanatını, kendi öz kaynağı antikiteye bağlama konusundaki görüşleri sanat çevrelerinde geniş yankılar uyandırmıştı.
Neoklasizm (neoklasisizm) dönemi sanatından bir örnek. Horace Kardeşlerin Yemini:
Jacques Louis David de devrimden hemen önce yaptığı Horace Kardeşlerin Yemini (Louvre, Paris) adlı ünlü tablosunda Roma tarihinden alınmış bir konuyu işlemiştir. Horace ailesinin üç oğlu ülkelerini düşman saldırısına karış savunmak için ölünceye kadar çarpışacakları üzerine babalarına and içiyorlar. Vatansever baba da genç oğullarını yitirme korkusundan uzak onlara silahlarını vermektedir. Bu resimde Rokoko’nun yumuşak, cicili bicili üslubuna karşı, sert ve yalın bir üslup görülmektedir. Bu üslubu doğuran ikinci etken, bu tabloda da tanık olunduğu gibi, o yıllarda esen devrim rüzgârları, vatanseverlik ve özgürlük duygularıdır. David yapıtın dramatik etkisini arttırmak için bir karşıtlıktan da yararlanmıştır. Tablonun solunda erkeklik ve gözüpeklik duygusunu vurgularken, sağdaki ayrıntıda kadınsı zayıflık ve şefkat duygularını dile getirmiştir.
Kuramsal temelleri Almanya’da atılan Neo-Klasik akım, ortamın elverişliliği nedeniyle daha çok Fransa’da uygulanma olanağı bulmuştur. Bu yüzden bir bakıma Fransız ulusal üslubu sayılabilir.
Romantizm Döneminde Sanat
Romantizm dönemi sanatından bir örnek. Prodo, Madrid:
Aynı dönemde yine aynı toplumsal çalkantı ve değişimler, bu sefer Avrupa’nın dört yanına hızla yayılan bir başka akımın doğmasına yol açmıştır. Bu akım Romantizm’dir. Napoleone’un başarıları komşu ülkelerde karşıt duygulara neden olmuştur. Fransız ordusunun Ispanya’yı işgali, işgalcilerin Madrid’de birçok masum kişiyi kurşuna dizmesi, İspanyol ressamı Goya’yı derinden etkilemiştir. Goya, bu toplu kırımını konu olan 3 Mayıs 1808 (Prodo, Madrid) adlı yapıtında zafer sarhoşu Fransızların aksine, savaşın neden olduğu felaket ve haksızlıklara parmak basmıştır.
Romantizm dönemi sanatından bir örnek daha. Napoleone Ordusundan Bir Süvari:
Romantizm; 18. yüzyıl Avrupası’nın heyecan ve coşkusunu, özgürlük tutkularını dile getiren bir akımdır. Akıldan çok duyguya seslenen bir sanattır. Ama Romantizm’in de karşısındaki tehlike sanatçının dizginlenmemiş bir coşkuya, gözü yaşlı bir duygusallığa kapılması idi. Sanatçı hem heyecanlarını bütün içtenliği ile ortaya koyacak hem de onu sanatsal bir düzeyde dizginlemeyi bilecekti. Romantik resmin öncülerinden Gericault’nun Napoleone Ordusundan Bir Süvari’yi gösteren yapıtı (Louvre, Paris) ile David’in Napoleone’u karşılaştırıldığında aradaki üslup farkı açıkça görülür. David’in resmindeki görkemli anıtsallığa karşı, Gericault’un resminde atla binicisini kaynaştıran ve fondaki renklerin katılımıyla bütünleşen bir heyecan boşalımı söz konusudur.
Romantizm dönemi sanatından bir örnek daha. Esir Gemi:
Özgürlükçü düşüncesiyle birlikte Romantik sanat akımı da kısa sürede Fransa’dan tüm Avrupa’ya yayılarak resimden müziğe, edebiyattan felsefeye kadar bütün alanlarda etkin olmuştur. Dönemin İngiliz ressamı Turner, deniz manzaralarıyla tanınmış bir sanatçıdır. Esir Gemi (Museum of Fine Arts, Boston) adlı yapıtında bir deniz savaşı sonunda tutuklanmış bir gemiyi konu almıştır. Sanatçı; olayı sakin bir havada değil, fırtınalı bir denizde göstermiştir. Savaştan arta kalan insanlar, bu kez dalgalarla boğuşmaktadırlar. Şahlanan atlar kadar, fırtınalı denizler de Romantik sanatçıların düşkün oldukları konulardır. Çünkü bu konularla kendi iç çalkantılarını da dışa vurabiliyorlardı.
Lütfen yorum bırakın.