Gübreleme | Toprak Hazırlığı | Organik Tarım

Organik Tarımda Organik Gübreler

Bitkisel ve hayvansal kalıntılardan elde edilerek yapılan gübrelere organik gübreler denir. Organik gübreler canlı organizma tarafından sentezlenmiş olan maddelerdir. Bu bağlamda organik gübreler hayvan dışkıları, yeşil bitkiler ve mutfak artıkları gibi her türlü organik atıklardır. Organik gübreler, ahır gübresi, hayvan gübresi denilen gübreleri de içerir.

Organik Tarımda Ahır Gübreleri

Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların katı dışkıları ile ahır hayvanlarının altına serilen yataklıkların artıklarından oluşan karışıma ahır gübresi denir. Ahır gübresi organik tarımın önemli bir gübresidir. İşletmede elde edilen ahır gübresi yeterli olmadığı zaman organik tarım uygulanan ve ekstansif tarım yapılan diğer işletmelerden sağlanabilir.

Ahır gübresi, bir yandan toprağın yapısını olumlu yönde etkilerken, diğer yandan bitkiler için gerekli besin elementlerini sağlayarak ürün miktarı üzerine olumlu etki yapar. Bu etkileri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Toprağın su tutma kapasitesi artar ve geçirgenliği olumlu yönde etkilenir. Böylece ahır gübresi, suyun toprak yüzeyinde bağımsızca akmasına, buharlaşmasına ve tarıma elverişli toprakların taşınıp götürülmesine engel olur.
  • Toprak işlemesinde toprağın zamanında tava gelmesini sağlar. Kumlu toprakların parçacıkları birbirine bağlandığı gibi, ağır killi topraklarda parçacıklar arasını gevşeterek poroziteyi artırır. Dolayısıyla topraklar bitki gelişmesi için daha uygun bir yapı kazanır.
  • Toprak ısısını iyileştirir. Uzun yıllar ahır gübresi uygulanan topraklar koyu renkli olur. Böylece bu toprakların sıcaklığı bitki gelişmesi için daha uygun duruma gelmektedir.
  • Toprakların pH’ı üzerinde etkili olur. Ahır gübresi alkali reaksiyona sahip (yüksek pH) olması nedeniyle asit tepkimeli (düşük pH) topraklarda kullanılarak toprak pH’ını dengeler. Bitkilerin daha iyi yetişmesini sağlar.
  • Ahır gübrelerinin önemli özelliklerinden biri de zengin mikroorganizma kaynağı olmasıdır.
  • Ahır gübresi, organik yapısı nedeniyle toprak havalanmasına olumlu etki yapar. Öte yandan ahır gübresinin toprakta parçalanması sonucu oluşan karbondioksit ve organik asitler, bitki besin elementlerini bitkiler için yarayışlı şekle sokar.
  • Toprakla karıştırılan ahır gübresi, topraktaki mikroorganizma sayısını ve etkinliğini artırır. Biyolojik değişimlerin hızlandırılmasını sağlar.

Ülkemizde ahır gübresinin büyük kısmını sığırlardan elde edilen dışkılar meydana getirmektedir. Ahır gübresinin hangi hayvanlardan elde edildiğinin ve kullanılan yataklığın ne olduğunun bilinmesi gerekir.

Ahır gübresi organik bir materyal olduğu için içeriği sabit değildir. Kullanılmadan önce analiz edilerek içeriğinin saptanması gerekir. Olgunlaşan gübrenin kimyasal yapısı üzerinde hayvanın cinsi, yaşı, bulunduğu ortam, yem, yataklık cinsi ve miktarı, katı dışkı ve idrar oranı, ahırın durumu ve gübrenin saklama tekniği etkilidir. Bazı hayvan dışkılarının su, N, P2O5, ve K2O (%) içerikleri Tablo 2.1’de verilmiştir.

Bazı hayvan dışkılarının (%) içerikleri:

Bazı hayvan dışkılarının (%) içerikleri.

Hayvan dışkılarındaki yapısal farklılık genelde hayvan cinslerinden kaynaklanır. Az su içerdikleri için “at” ve “koyun” dışkılarına “sıcak/kuru” gübreler adı verilir. Bunların olgunlaşmaları sırasında yüksek sıcaklıklar meydana gelir. Fazla kuru madde içerdikleri için de bitki besin elementleri daha fazladır. Sığır ve domuz gübreleri ise fazla su içerdikleri için “soğuk gübreler” adını alır. Bitki besin element kapsamları ise düşüktür.

Ahır gübrelerinin içerdiği bitki besin maddeleri, elde edildikleri hayvanın türüne göre farklılıklar gösterir. Koyun ve tavuktan elde edilen ahır gübrelerinin besin maddesi kapsamı, sığır ve attan elde edilen gübrelere oranla daha yüksektir. Genç hayvanların gübreleri azot, fosfor, potasyum ve kalsiyum gibi bitki maddeleri açısından, yaşlı hayvanlardan elde edilen gübrelere göre daha düşüktür. Çünkü genç hayvanlar, kemik ve kas yapılarını geliştirmek için besin maddeleri ile proteinlere daha fazla gerek duyar ve kullanır.

Ahır gübresinin mikrobesin element içerikleri:

Ahır gübresinin mikrobesin element içerikleri.

Ahır gübresinin bitkilere yararlı olabilmesi için, içerdiği karbon/azot (C/N) oranı büyük önem taşır. Bu oran yataklıkla birlikte taze sığır dışkısında 60/1, beygirde ise 40/1’dir. İyi bir olgunlaşma ve yanma ile gübredeki karbon/azot oranının 15/1 veya 20/1’e düşürülmesi gerekir. Ahır gübresi taze halde toprağa verilirse yüksek olan karbon/azot oranından dolayı bitki bundan yararlanamaz, toprak da kurur. Bu nedenle ahır gübresinin olgunlaşması ve fermantasyonu gerekir.

Ahır gübresindeki organik madde ve besin maddeleri kaybını önlemek için, gübre tarlaya verilir verilmez pullukla toprak altına gömülmelidir. Aksi halde, gübre tarlada bekletilme süresine bağlı olarak değerinden çok şey kaybeder.

Ahır gübresinin uygulanması:

Ahır gübresinin uygulanması.

Ülkemizde ahır gübresinin büyük bir kısmı tezek olarak kullanılır. Gübre amacıyla kullanılan kısmı ise uygun şekilde saklanmamaktadır. Böylece gaz şeklinde azot (N), yıkanmalar şeklinde potasyum (P) ve kalsiyum (K) kaybı çok fazla olmaktadır. Bu gübreyi yağış etkisinin az olduğu korunmalı bir yerde ve sıkıştırılmış bir zemin üzerinde yığınlar halinde saklamak gerekir. Gübre ahır içinde saklanabilirse de, hayvanların sağlığı ve süt hayvancılığında sütün kalitesinin bozulmaması için pek arzu edilmeyen bir olaydır. Ahır gübresini gübrelikte aşağıda belirtildiği biçimde saklamak en sağlıklı yoldur.

Soğuk ahır gübresi
Ahırdan çıkan taze gübrenin sıkıştırılarak havasız koşullarda çözünmesi sonucu elde edilen gübreye denir. Çünkü bu sistemde parçalanma anaerop (havasız) koşullarda olmakta ve gübre sıcaklığı 30 ºC’yi geçmemektedir. Sap ve samanı fakir fakat kaliteli yemlerle beslenmiş hayvanların dışkıları bu şekilde çürütülür. Gübre yığınının nem içeriği yeterli düzeyde tutulması gereken bu yöntemde, yığın bozulmadan sıkıştırılarak muhafaza edilir.

Sıcak ahır gübresi
Ahır gübresinin gevşek yığınlar halinde biriktirilip, havalı şartlar altında parçalanması sonucu elde edilir. Bu arada sıcaklık 60 °C’ye kadar ulaştığı için sıcak ahır gübresi adı verilir. Başlangıçta 2-3 gün bu sıcaklıkta tutulan gübre daha sonra sıkıştırılmakta ve böylece gübre yığını içerisinde havasız koşullar sağlanarak ısı düşürülmektedir.

Ahır gübresinde bekletme sonucu ortaya çıkan kayıplar (%):

Ahır gübresinde bekletme sonucu ortaya çıkan kayıplar (%).

Ahır gübresinin uygulama zamanı, şekli ve miktarı; toprak özeliğine, bitkinin cinsine, çevre koşullarına ve kimyasal gübrelerin uygulama yöntemine, zamanına ve miktarına bağlı olarak belirlenir.

Gübrenin toprağa verileceği en uygun zaman ilkbahar ve sonbahardır. Genellikle hafif tekstürlü (kumlu) topraklara ilkbaharda, ağır tekstürlü (killi) topraklara ise sonbaharda verilmelidir. Ancak ahır gübresinin ilkbahar veya sonbaharda verilmesini belirleyen bir diğer faktör de yağış rejimidir. Kışları çok yağışlı geçen bölgelerde gübrenin ilkbaharda, az yağışlı bölgelerdeyse sonbaharda uygulanması gerekmektedir. Böylece gübreden yıkanma yoluyla ortaya çıkan kayıplar azaltılmış olacaktır.

Ahır gübresinden beklenen yararın sağlanabilmesi için gübre tarlaya taşınır taşınmaz toprağa serilip karıştırılması gerekir. Aksi durumda gübrede yine değer kaybı söz konusudur. Karıştırma işlemi pullukla yapılmaktadır. Bir dekar toprağa en az 1 ton ahır gübresi homojen bir şekilde serilmelidir.

Toprağa karıştırılacak derinliğin belirlenmesinde, toprak bünyesi ve yağışlar etkilidir. Kumlu topraklarda derine verilen organik gübre, olgunlaşmamış ise daha da derine gömülerek üstü örtülür. Az yağış alan bölgeler içinde aynı şeyler geçerlidir. Killi ağır topraklar ile yağışlı yöreler için daha az derine verilmesi gerekir.

Derinlik belirlemesinde bitki çeşidi de önemli bir rol oynar. Kökleri yüzeye yakın bitkilerde fazla derine vermek gerekmez. Hatta çayır ve meralarda toprak yüzeyine serilebilir. Gübre iyi olgunlaşmamış ise mutlaka uygun bir derinlikte toprağa gömülmelidir.

Verilecek ahır gübresi miktarını elimizdeki gübre miktarı tayin eder. Ancak küçük bir alana yoğun bir şekilde uygulama yapacağımıza, daha fazla alana daha az uygulamamız yerinde olur. Bundan sonra dikkat edilecek konular topraktaki organik madde miktarı, bitki çeşidi, toprak bünyesi ve yağıştır. Organik maddece yoksul topraklara daha fazla ahır gübresi uygulanmalıdır. Öte yandan hafif tekstürlü topraklara gübrenin bir değil birkaç defa uygulanması gerekir. Aynı şekilde fazla yağış alan yöre topraklarına daha fazla gübre uygulanmalıdır.

Kültür bitkilerinin ahır gübresinden yararlanma dereceleri de birbirinden farklıdır. Örneğin çapa bitkileri, kültür bitkileri içerisinde ahır gübresinden en fazla yararlanan bitki gruplarıdır. Buna karşın tahıl bitkilerinin ahır gübresinden yararlanmaları çapa bitkilerine oranla çok daha azdır. Tahıl bitkileri içerisinde çavdar ahır gübresinden en fazla yararlanmaktadır.

Tavuk Gübreleri

Tavuktan elde edilen dışkının miktarı, tavuğun cinsine, büyüklüğüne, yaşına, yediği yemin cinsine, beslenme durumuna ve yetiştirme tekniğine göre farklılık gösterir. Kümes tavukçuluğunda ortalama olarak bir tavuktan bir yılda altlık materyali de dahil olmak üzere 70 kg taze dışkı elde edilir.

Tavuklardan elde edilen gübre düzenli bir şekilde toplanıp saklanmaz ise büyük bir bölümü kayba uğrar. Kayba uğrayan en önemli bitki besin maddesi azottur ve amonyak (NH3) şeklinde uçar. Özelikle sıcak havalarda kayıp daha fazla olur. Gübrenin ayrışması sırasında fosfor ve potasyum kaybı söz konusu değildir. Kümesten çıkan dışkılar işletmenin uygun bir yerinde toplanmalıdır. Bu yerin tabanının beton olması ve bekleme süresince olabilecek sızıntıların birikebileceği yine betondan yapılmış bir kuyunun bulunması kayıpları önlemek bakımından önemlidir.

Tavuk gübresinin besin madde içeriği:

Tavuk gübresinin besin madde içeriği.

Tavuk gübresi, azot içeriği yönünden diğer çiftlik gübrelerine oranla daha değerlidir. Nem içeriği az, kuru madde miktarı yüksektir. Ancak doğrudan kullanılması durumunda bitkilerde yanmalara neden olur. Bu nedenle ya toprağa az miktarda uygulanarak veya sap, saman, turba ve yosun ile karıştırılarak bitki besin düzeyi seyreltilip kullanılabilir. Tanklarda biriktirildiğinde yeterince su katılarak hem çözülmesi kolaylaşarak seyreltilir ve hem de sulama suyuna ilavesi kolaylaşır.

Organik Tarımda Yeşil Gübreleme

Yeşil gübre, ahır gübresinin temin edilemediği hallerde kullanılabilecek en uygun gübredir.

Toprakta gerekli organik maddeyi sağlamak amacıyla yetiştirilen bitkilerin gelişmelerinin belli bir devresinde ve yeşil halde iken sürülerek, toprak altına geçirilmesine yeşil gübreleme denir. Yeşil gübre bitkisi olarak çok çeşitli bitkiler yetiştirilir. Baklagil bitkileri daima baklagillerden olmayan bitkilere tercih edilir. Bunlar en iyi yeşil gübre bitkileri olarak kabul edilmektedirler.

Organik Tarımda Yeşil Gübre Bitkisinin Seçilmesi

Yeşil gübre bitkileri çok çeşitli olduklarından mevcut şartlara göre bunlar arasından en uygununu seçmek zorunluluğu vardır ve seçilecek yeşil gübre bitkisinin her şeyden önce mevcut iklim, toprak ve yetiştirme şartlarına iyi bir şekilde uyması gerekir. Örneğin, bizzat baklagil bitkileri içerisinde bazılarının sıcak iklimden hoşlanmalarına karşılık diğer bir grup baklagil bitkileri serin iklimlerde daha iyi gelişebilmektedirler. Aynı şekilde, bazı baklagil bitkileri sonbahar ekimi için bazısı da ilkbahar ekimi için uygundur. Öte yandan, yeşil gübre bitkisinin yılın soğuk mevsiminde de iyi bir şekilde gelişmesi istenir.

Yetiştirilecek yeşil gübre bitkisinin seçilmesinde göz önünde bulundurulması gerekli konular şunlardır;

  • Sırasıyla yem bitkisi olarak değeri,
  • Toprağa kazandıracağı organik madde ve baklagillerden ise azot miktarı,
  • Tohumluk fiyatı,
  • Köklenme durumu,
  • Toprak altına getirilme ve ayrışmasındaki kolaylık,
  • Gelişme durumu ve toprak istekleridir.

Seçilen yeşil gübre bitkisinin çabuk gelişmesi, fazla miktarda toprak üstü kısmı meydana getirmesi ve fakir topraklarda da iyi gelişme göstermesi istenir. Örneğin çavdar bitkisi, sonbaharda siloluk mısırın hasadından sonra ekilir ve gelecek ilkbaharda ikinci mısır için toprak altına getirilir. Uygun iklim şartlarında yulaf veya buğdaydan sonra soya fasulyesi ekilir ve sonbaharda toprak altına getirilir. Yeşil gübre bitkisinin bahçelerde yetiştirilmesi halinde ise, ağaçların geliştikleri mevsimin göz önünde bulundurulması gerekir.

Organik Tarımda Yeşil Gübre Bitkilerinin Yetiştirilmesi

Yeşil gübre bitkilerinin yetiştirilmesinde dikkate alınacak konular gübreleme ve kullanılacak tohumluk miktarıdır.

Gübreleme
Yeşil gübre bitkilerinin çoğu uygun iklim şartları altında nispeten fakir topraklarda da gelişebilir. Yalnız amaç bu bitkiler vasıtasıyla toprağa mümkün olduğu kadar fazla miktarda organik madde ve azot kazandırmaktır. Bunun için bitkilerin yetiştirilecekleri toprakların verimlilik derecelerine göre ticaret gübreleriyle zayıf bir gübreleme yapmaktır.

Örneğin baklagil bitkileri her ne kadar toprağa azot kazandırırlarsa da, bunlar normal gelişmeleri için topraktan önemli miktarda fosfor, potasyum ve kalsiyum alır. Baklagillerden olmayan bitkiler ise, özellikle önemli miktarlarda azot kaldırmaktadır. Yeşil gübre bitkisi olarak çok sık yetiştirilen bitkiler Tablo 2.5’te verilmiştir.

Yeşil gübre bitkileri:

Yeşil gübre bitkileri.

Yeşil gübre bitkilerinden soya fasülyesi ve çavdar:

Yeşil gübre bitkilerinden soya fasülyesi ve çavdar.

Yeşil gübre bitkilerinin yetiştirildikleri toprakların çoğunun verimi, bunların iyi bir şekilde gelişmeleri için çok düşüktür. Böyle topraklarda yeşil gübre bitkisinin yetiştirilmesinden önce noksan bulunan bitki besin maddelerinin toprağa ilaveleri gerekir. Gübrelemede baklagillerden olmayan bitkiler için başta azot olmak üzere fosfor ve potasyumlu gübrelerin kullanılmalarına ihtiyaç vardır. Baklagiller için ise özellikle fosforlu, potasyumlu ve kalsiyumlu gübreler kullanılmalıdır.

Baklagiller en iyi gelişme için fazla miktarda kalsiyuma ihtiyaç gösterir. Baklagillere verilecek kalsiyum bu bitkilerde yalnız toprak üstü ve kök gelişmesinin kuvvetlenmesini sağlamakla kalmaz. Aynı zamanda bu bitkilerin azotu bağlamalarını da çok artırır.

Yeşil gübre bitkisinin yetiştirileceği toprağa önceden kuvvetli bir gübreleme yapılmışsa ayrı bir gübrelemeye gerek yoktur. Aslında yeşil gübre bitkilerine yapılan gübreleme ile herhangi bir şekilde besin maddesi kaybı söz konusu değildir. Çünkü bunların toprak altına getirilmeleri ve toprakta ayrışmaları sonunda, topraktan aldıkları besin maddeleri yeniden serbest hale geçer ve bitkiler bunlardan faydalanır.

Kullanılacak tohumluk miktarı
Tahıllar için kullanılacak tohumluk miktarı normal dane ve saman üretimi için kullanılan tohumluk miktarı kadar veya daha fazla olabilir. Kış periyodunda toprak yüzünde iyi bir bitki örtüsünün bulunması ve böylece toprağın erozyondan korunması isteniliyorsa, tohumluk miktarının artırılması gerekir. Yeşil gübre bitkisi olarak yetiştirilecek çavdar ve kışlık buğday için dekara 10-13 kg, yulaf ve arpa için ayrı veya karışım halinde, dekara 13 – 17 kg tohumluk kullanılması gerekir.

Öte yandan çayır otları ve diğer küçük tohumlu bitkiler için kullanılacak tohumluk miktarını, eğer bunların kısa zamanda fazla miktarda organik madde meydana getirmeleri isteniyorsa normalden fazla tutmak yerinde olur.

Yeşil gübrelemede önerilen tohum miktarları:

Yeşil gübrelemede önerilen tohum miktarları.

Organik Tarımda Gübre Yetiştirme Sistemleri

Yeşil gübre bitkileri; esas bitki, alt bitki, anız üzerine ve kış ara bitkisi olmak üzere 4 şekilde yetiştirilmektedirler.

Esas bitki
Yeşil gübre bitkilerinin esas bitki olarak yetiştirilmeleri halinde, tarla toprağı bir yıl yalnız bu bitkilere terk edilmektedir. Bu dönem içerisinde topraktan herhangi bir ürün alınmamaktadır. Bu yetiştirilme şekli humusça çok fakir hafif kumlu toprakların verimliliklerini artırmak amacıyla uygulanmaktadır.

Yeşil gübre bitkilerinin bir yıl tarla toprağını işgal etmeleri durumunda gerektiğinde aynı yıl içerisinde iki ayrı yeşil gübre bitkisini yetiştirmek mümkündür. Bunun için örneğin sonbaharda çavdar ekimi yapılır. Bu bitki ilkbahar veya yaz başında toprak altına getirildikten sonra bakla veya darı ekilir. Bunlar ise sonbaharda toprak altına getirilir.

Alt bitki
Yeşil gübre bitkisinin alt bitki olarak yetiştirilmesi bol yağış alan (600 mm’nin üstünde) ve özellikleri iyi olan topraklarda çok faydalı olmaktadır.

Bu sistemin uygulanmasında üst bitkinin gelişme süresi dikkate alınmalıdır. Seçilecek üst bitkinin gelişmesini çabuk tamamlayarak tarlayı en kısa zamanda terk etmesi gerekir. Bu bakımdan en uygun bitkiler kışlık tahıl bitkileri ve bunlar içerisinde de kışlık çavdardır. Çünkü çavdar, diğer tahıl bitkilerine göre tarlayı en erken terk eder. Çavdardan sonra kışlık buğday gelir. Öte yandan, uygun şartlarda yazlık tahıllar da iyi bir üst bitkisi olur. Alt bitki olarak yetiştirilmeye elverişli bitkiler ise baklagillerden özellikle üçgüllerdir.

Alt bitkinin ekim zamanı geniş ölçüde toprak ve iklim şartlarına bağlıdır. Örneğin hafif topraklarda mümkün olduğu kadar erken ekim (mart başında) yapılır. Böylece bitki kışın toprakta biriken sudan faydalanarak hızlı bir şekilde gelişir. Aksi halde ilkbaharda ortaya çıkan kuraklıktan zarar görür. Alt bitkinin kışlık tahıllarla beraber yetiştirilmesi halinde, alt bitkinin ekimi toprak yüzünün çapa ve tırmıkla kabartılmasından sonra ve mümkünse mibzerle yapılmalıdır.

Anız üzerine
Bu sistemde yetiştirilen yeşil gübre bitkilerinin ekimleri, yazın esas bitkinin hasadından sonra anız üzerine yapılmaktadır.

Bu şekilde yetiştirilen bitkilerin toprak altına getirilmeleri sonbaharda ya da gelecek ilkbaharda olmaktadır. Yalnız bu sistemde yetiştirilen yeşil gübre bitkileri fazla su sarf eder. Bunlar erken yaz ve sonbahar yağmurları alan bölgeler veya sulama olanağı bulunan yerler için uygundur. Yeşil gübre bitkilerinin anız üzerinde yetiştirilmelerinde ayrıca çabuk gelişen ve daha çok bir yıllık olan bitkiler tercih edilmelidir. Bu işlem esas bitkinin hasadından sonra hiç zaman kaybetmeden yeşil gübre bitkilerin ekilmeleri ile yapılmalıdır.

Kış ara bitkisi
Bu sistem diğer sistemlerden farklı olarak, toprak ve iklim şartlarına fazla bağlı bulunmamaktadır. Bu sistemde ekim ağustos-eylül aylarında yapılır, nisan-mayıs aylarında faydalanılır. Bu sistemle yetiştirilecek bitkilerin seçilmelerinde dikkatli olmak gerekir. Çünkü tarlada bitkiler oldukça uzun zaman kalır. Fazla miktarda üst ve kök kısımları teşkil etmek suretiyle çok faydalı olursa da, ilkbaharda toprak rutubetinin önemli bir kısmını kullanır. Böylece kendinden sonra gelecek bitkiye su bakımından problem oluşturur.

Organik Tarımda Yeşil Gübre ile Toprakta Sağlanan Organik Madde Miktarı

Amaca uygun olarak yapılan bir yeşil gübreleme, özellikle organik madde ve azot kapsamları düşük olan ve fiziksel özellikleri iyi olmayan topraklar için faydalar sağlar.

Yeşil gübre ayrıca verimlilikleri yüksek olan ve iyi fiziksel özelliklere sahip bulunan topraklarda organik madde seviyesinin devamlı olarak muhafazasının sağlanması bakımından faydalıdır. Öte yandan, yeşil gübre ile toprakta sağlanacak organik madde ve azot miktarı sabit olmayıp çeşitli etkenlere göre değişmektedir. Bu etkenler sırasıyla şunlardır;

  • Bitki çeşidi,
  • Bitkiyi toprak altına getirme zamanı ve getirildiği derinlik,
  • Toprak bünyesi,
  • Toprağın rutubet kapsamıdır.

Bitki çeşidi
Baklagillerden olmayan bitkiler gibi baklagillerden olan bitkilerin de aynı şartlarda toprakta sağladıkları organik madde ve ayrıca azot miktarları birbirlerinden farklıdır.

Yeşil gübrelemede başlıca amaç toprağı organik madde ve azotça zenginleştirmektir. Bu amaçla yetiştirilecek yeşil gübre bitkisinin kuvvetli bir şekilde gelişmesi ve vejetatif kısımlar meydana getirmesi istenir.

İyi havalanan tınlı kumlu bir toprakta yeşil gübre ile sağlanacak azot (N) miktarı 4.0- 11.5 kg, ortalama 9.5 kg/da.dır. Tablo 2,7’deki değerler sırasıyla baklagillerle toprağa en çok azot kazandırıldığını, bitkinin toprak üstü kısmındaki besin maddeleri miktarının köke oranla önemli derecede fazla olduğunu göstermektedir.

Baklagillerle dekara sağlanan besin maddeleri miktarı (kg):

Baklagillerle dekara sağlanan besin maddeleri miktarı (kg).

Yeşil gübre bitkisi olarak yetiştirilen baklagillerle toprakta sağlanan azottan diğer bitkilerin faydalanma dereceleri çeşitli nedenlere bağlı olarak değişir. Toprak altına getirilen materyalin tabiatı, toprak altına getirilme zamanı ve toprak şartları bunda etkili olur. Örneğin tınlı topraklarda yıkanma ile çok az bir azot kaybı olmasına rağmen kumlu topraklarda bu kayıp çok fazladır.

Yeşil gübre bitkilerinin toprak altına getirilme zamanı
Yeşil gübre bitkisinin toprak altına getirilme zamanı çok önemlidir. Bu zamanın belirlenmesinde bitkinin mevsimlik gelişmesi, toprağın tabiatı, bitkinin olgunluk durumu, hava şartları ve yeşil gübre bitkisinden sonra yetiştirilecek bitkinin dikkate alınması gerekir.

Yeşil gübre bitkilerinin henüz yeşil ve sulu bir halde iken toprak altına getirilmeleri gerekir. Eğer yeşil gübre bitkisinin toprak altına getirilmesinden hemen sonra esas bitkinin ekimi söz konusu ise yeşil gübre bitkisi gerekli ayrışmanın olmasına yetecek kadar belli bir süre önce toprak altına getirilmelidir. Yeşil gübre bitkisinin esas bitkinin ekiminden ne kadar önce toprak altına getirileceğinin tayininde ise, mevcut şartlar altında yeşil gübre bitkisinin ayrışması için gerekli zamanın dikkate alınmalıdır. Örneğin olgunlaşmamış yeşil haldeki bitki materyali rutubetli ve sıcak topraklarda çabuk ayrışır.

Yeşil gübre bitkilerinin toprak altına getirilme zamanı, bunların toprakta ayrışmalarıyla serbest hale geçen bitki besin maddelerinden gelecek bitkinin faydalanmasına imkân vermesi sağlanmalıdır. Bunun özellikle hafif topraklar için ayrı bir önemi vardır. Çünkü hafif topraklarda toprak altına getirilen bitkideki proteinler çok hızlı olarak amonyak ve nitrat azotuna dönüşür ve kolayca yıkanır. Proteince zengin ve genç bitkiler için bu kayıp tehlikesi daha da fazladır. Bu bakımdan yeşil gübre bitkilerinin genel olarak hafif topraklarda ilkbaharda, ağır topraklarda ise sonbaharda toprak altına getirilmeleri uygundur.

Yeşil gübre bitkisinin toprak altına getirilmesinden hemen sonra yağmur veya bir sulama yapılırsa iyi sonuç alınır. Eğer yağış gecikirse, toprak kurur ve gelen bitki çimlenemez. Yeşil gübre bitkisinin mümkün olduğu kadar erken toprak altına getirilmesi gerekir. En iyisi yeşil gübre bitkisinin esas bitki ekiminden en az 10 gün veya 2 hafta önce toprak altına getirilmesidir.

Yeşil gübrenin faydalılık derecesine toprak altına getirildiği derinlik de önemli bir etki yapar. Yeşil haldeki bitkinin toprak içerisinde derine gömülmesi yıkanma ile ortaya çıkacak besin maddelerinin kaybını da engeller. Çünkü bu şartlarda ayrışma kısmen havasız ortamda olur.

Toprak bünyesi
Yeşil gübre ile sağlanacak organik madde ve azot miktarları ile toprağın bünyesi arasında sıkı bir ilişki vardır. Hafif bünyeli topraklarda ayrışma olayının çok hızlı bir şekilde olması nedeniyle, yeşil gübreleme ile kazandırılacak organik madde ve azot miktarı, ağır topraklarda daha az olmaktadır.

Toprağın rutubet kapsamı
Baklagil bitkilerinin aynı şartlardaki su ihtiyaçları genellikle diğer birçok bitkilerden önemli derecede fazladır. Sulamanın yapılamadığı hallerde yağış miktarının fazlalığı toprakta bu bitkilerle sağlanacak organik madde ve azot miktarının da artmasına sebep olur. Aslında yeşil gübreleme yağışlı iklim bölgeleri veya sulama imkânının bulunduğu yerler için söz konusudur.

Kuru ziraat sisteminin uygulandığı kurak ve yarı kurak bölgeler için yeşil gübreleme söz konusu olamaz. Çünkü bu şartlarda yalnız yeşil gübre bitkilerinin yetiştirilmesinde güçlüklerle karşılaşılmaz. Aynı zamanda toprak rutubetinin yetersizliği yüzünden bu malzemenin toprakta ayrışmaları da çok yavaş olur. Öte yandan, yeşil gübre bitkileri yalnız fazla suya ihtiyaç göstermekle kalmaz, toprak altına getirildikleri zaman, topraktaki hava boşlukların artmasını sağlamak suretiyle, ayrıca buharlaşma ile fazla su kaybına da sebep olur.

Organik Tarımda Yeşil Gübrenin Toprağa Etkisi

Özellikle derin köklü yeşil gübre bitkileri toprağın fiziksel özelliklerini iyileştirerek çabuk tava gelmesini ve tavını da uzun süre muhafaza etmesini sağlar. Yeşil gübrenin özellikle ağır ve işlenmesi güç olan topraklar için ayrı bir önemi vardır. Öte yandan yeşil gübre hafif toprakların fiziksel özelliklerini de iyileştirmektedir.

Derin köklü yeşil gübre bitkileri toprak içerisinde çok sayıda kanallar meydana getirir. Bu kanallar toprakta hava dolaşımını artırır ve suyun hareketliliğini sağlar.

Yeşil gübre bitkileri örtü bitkisi olarak da iş görür. Bu bitkiler özellikle meyilli yerlerde toprağı su ve rüzgâr erozyonundan korur. Toprak yüzüne sağanaklar halinde düşen yağışların toprak yapısını bozmasını engeller. Yeşil gübre bitkileri ayrıca kış periyodunda toprak yüzünde bulundukları zaman yağan karı toprak yüzünde tutarak toprağın sıcak kalmasını ve çok yıllık bitkilerde ortaya çıkan kök kayıplarının azalmasını sağlar.

Yeşil gübre ile toprağa giren organik yapıdaki malzeme birçok küçük toprak canlısı için uygun bir beslenme ortamı oluşturur. Yeşil gübre toprakta biyolojik hayatın artmasını sağlar. Örneğin yeşil gübre bitkilerinin genç ve sulu bir halde iken toprak altına karıştırılması, küçük canlıların gelişme ve faaliyetlerinin hızını önemli bir derecede artırır. Ayrışma sonunda nitratların ve diğer basit bünyeli son ayrışma ürünlerinin meydana gelmesini sağlar. Buna karşılık, olgunluğu ilerlemiş olan ve aynı zamanda azotça fakir bulunan yeşil gübre bitkisinin toprak altına karıştırılması, küçük canlı sayısını iki katına çıkararak bunların alınabilir azot bakımından yüksek bitkilerle rekabete girmelerine ve böylece toprakta nitrat birikiminin engellenmesine sebep olur.

Organik Tarımda Yeşil Gübrelerin Toprak Kimyasal Özellikleri Üzerine Etkisi

Azotça fakir bir yeşil gübre bitkisi toprak altına getirildikten sonra ayrışmasının ilk devresinde, özellikle toprakta kalsiyumun bulunmadığı hallerde, çeşitli organik asitler meydana gelir. Bu asitler toprak pH’ını olumsuz yönde etkiler. Ancak toprak şartları uygun ise, bu asitler kısa zamanda karbondioksit, su ve karbonatlar halinde parçalanarak bu etki ortadan kalkar.

Yeşil gübrenin toprak pH’ını artırıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Örneğin, hafif kumlu topraklarda yeşil gübrenin toprak reaksiyonu üzerine olumsuz bir etki yapmasını engellemek amacıyla bu topraklara oldukça fazla miktarlarda kireç verilmesi gerekir. Çünkü bazı araştırmacılara göre, yeşil gübre bitkilerinin kökleriyle fazla miktarda CO2 meydana getirmeleri, hafif topraklarda pH’ının önemli derecede düşmesine sebep olmaktadır. Gerçekten böyle topraklara kireçleme yapılmayıp yalnız yeşil gübrelemenin uygulandığı hallerde, 27 yılda toprak pH’ının 6.0’dan 3.8’e düştüğü tespit edilmiştir. Bu pH seviyesinde asitliğe karşı hassas bitkilerin ve örneğin hayvan pancarı bitkisinin yetişmesi mümkün değildir.

Derin köklü yeşil gübre bitkileri (özellikle yonca) toprağın derin tabakalarındaki bitki besin maddelerini alır. Toprak altında getirilip ayrışmaları sağlanır. Ayrışan bu besin maddelerinden yüzlek köklü bitkiler faydalanır. Yeşil gübre bitkilerinin toprağa sağlamış olduğu besinler özellikle katyon tutma kapasitesi düşük olan topraklarda yıkanma ile kolaylıkla kayba uğrar. Kayba uğrayan bu besin maddelerinin tutulmalarını sağlamak için topraklar besin maddelerince zenginleştirilir.

Yeşil gübre topraktaki bitki besin maddelerinin çözünürlüklerini artırır. Yeşil gübre ile toprağa ilave edilen bitki materyali ayrışır. Serbest hale geçen organik ve inorganik asitlerin etkisiyle topraktaki kalsiyum, fosfor, magnezyum ve diğer elementlerin çözünürlükleri artar.

Öte yandan, yeşil gübre bitkileri diğer bazı bitkilerin faydalanamadıkları besin maddelerini bünyelerine alır ve ayrıştıktan sonra toprağa verir. Böylece bu besin maddelerinden diğer bitkilerin de faydalanmalarını sağlarlar. Örneğin, taş yoncası diğer bitkilerin faydalanamadıkları fosforu bünyesine alır. Kendinden sonra gelen bitki bu fosfordan faydalanır.

Organik Tarımda Yeşil Gübrenin Ürüne Etkisi

Yeşil gübrelemenin, ürün miktarını artırdığını ve etkisinin birkaç yıl devam ettiğini yapılan araştırmalar ortaya koymuştur. Bunun yanında gelişigüzel bir yeşil gübrelemenin çoğu hallerde ürün miktarında artış yerine bir azalmaya sebep olabileceği de denemelerle tespit edilmiştir.

Yeşil gübreleme ile üründe artışı sağlayan başlıca nedenler şunlardır;

  • Yeşil gübre bitkisinin çeşidi,
  • Yetiştirme şekli,
  • Toprak altına getirilme zamanı,
  • Toprak altına getirilen kısmı,
  • Yeşil gübrenin uygulandığı toprağın bünyesi,
  • Diğer gübrelerle birlikte kullanılıp kullanılamamasıdır.

Yeşil gübrenin etkisi yalnız kendinden sonra gelen bitki için söz konusu değildir. Bu etki ahır gübresinde olduğu gibi birkaç yıl devam etmektedir. Yeşil gübrenin çözünürlük derecesi ve süresini tayin eden etmenler, toprak altına getirilen bitki malzemesinin tabiatı, miktarı ile toprak ve iklim şartlarıdır.

Organik Tarımda Bitki Besin Maddelerinin Doğal Yollarla Toprağa Kazandırılması

Organik Tarımda Azot Elementinin Toprağa Kazandırılması

Canlı metabolizmasında genetik özelliklerin nesilden nesile geçişini sağlayan azot (N) elementi, atmosfer ile yer kabuğunun üst kısmını kaplayan toprak arasında, dinamik bir denge ile döngüsünü tamamlamaktadır. Azotun ana kaynağı atmosferde gaz halinde bulunan dilimidir. Biyolojik yolla bağlanan azot, canlıların organik dokularının bileşimine girmekte ve yitirilen bu dokular daha sonra parçalanan organik, inorganik ve gaz formunda bileşiklere dönüşmektedirler.

Toprakta bulunan organik bağlı azotun NH4 + formuna dönüşmesine amonifikasyon denir. Bu işi yapan bakteriler de amonifikasyon bakterileridir ve aside toleranslıdır. Amonifikasyon organik bağlı azotun NO3’a dönüşüm yoluna ait ilk basamaktır.

Amonyumun NO2 – ve NO3 – e dönüşmesine nitrifikasyon denir. Bu işlemin tamamı ise azot mineralizasyonu olarak tanımlanır. Toprakta bulunan azotun tamamına yakını organik formdadır. Bu formdaki azotun da %20-50 kısmını bağlı aminoasitler, %5-10 düzeyindekini ise aminli şekerler oluşturur. Bağlı aminoasitler, protein, fenolik bileşikler veya mukopeptidler şeklinde bulunabilir.

Amonyaklaşmayı sağlayan organizmalar aerob (oksijene gereksinim duyanlar) veya anaerob (oksijene gereksinim duymayanlar) olabilir.

Parçalanmanın anaerob koşullarda gerçekleşmesi durumunda oluşan fenol ve aminler organizmalar için zehir etkisi yapar. Anaerob şartların ve parçalanmanın uzun sürmesi bitkiler için de zararlıdır (kök boğulması). Amonyak oluşumu, ürenin parçalanması ile de gerçekleşebilir.

Yüksek sıcaklıkta parçalanma hızı artacağından toprakta NH4, birikmesine paralel toprak reaksiyonu da alkalileşir.

İyi bir toprakta NO3 veya NH4 olduğu gibi kalmaz ve hızla dönüşür. Aerobik ototrofik bakteriler nitrifikasyon olayını iki aşamada gerçekleştirir.

organik_tarim_17

Maksimum nitrifikasyon için topraktaki optimum sıcaklık 25-35 C° ve pH 6-8 arasında olmalıdır. Mantarlar gibi mikroorganizmaların etkili olduğu çok asidik topraklarda da nitrifikasyon olayı gerçekleşebilir. Bu olayda oluşan nitritin hemen nitrata dönüşmesi istenir. Çünkü nitritin toprakta artışı zararlıdır. Aeorob bir süreç olan nitrifikasyon olayı toprağın strüktürü ile de yakından ilgilidir.

Toprakta bağlı bulunan organik formdaki azotun yarayışlı hale geçmesi amonifikasyon ve nitrifikasyon olaylarının gerçekleşmesi sonucudur. Toprağa azot kazandırmanın bir başka yolu da yine topraktaki mikroorganizmalar tarafından olmaktadır. Atmosferde bulunan azotun serbest halde organik forma dönüştürülmesi, tarımda biyolojik azot fiksasyonu olarak adlandırılır. Yapılan araştırmalar en iyi N2 bağlanmasının baklagil bitkilerinin bulunduğu topraklarda olduğunu ortaya koymuştur. Doğal alanlarda, durgun sularda ve göllerdeki alg aracılığı ile gerçekleşen N2 kazanımı kültüre alınan verimli tarım arazilerine göre daha yoğundur.

Toprakta N2 bağlayan mikroorganizmalardan bakteriler ortak yaşamlı veya bağımsız olarak işlevlerini sürdürür. Ortak yaşam sürdürenler simbiyoz olarak adlandırılırlar. Toprakta N2 fikse eden başlıca mikroorganizmalar şöyle sınıflandırılabilir:

  • Aeorobik Bakteriler
  • Fakültatif Anaerobik Bakteriler
  • Anaerobik Bakteriler
  • Fotosentetik Bakteriler
  • Mavi-Yeşil Algdir.

Organik Tarımda Fosfor Elementinin Toprağa Kazandırılması

Topraklarda %0,02-0,15 arasında bulunan fosforun kaynağı topraktaki kaya ve minerallerdir. Topraktaki fosforun yaklaşık yarısı organik, diğer yarısı inorganik formda bulunur. Organik fosfor hayvan gübreleri ve yeşil gübrelerle sağlanabilir. Ancak topraktan ürünle kaldırılan fosforu karşılamak çoğunlukla yeterli olamamaktadır. Organik tarım kuralları inorganik fosforlu gübrenin kullanımına sınırlı olarak izin verir. Bu nedenle fosfor dengesini sağlamak önemli bir problem olmaktadır. Yağışla karşılanan fosfor yılda 1kg/P/ha/yıl altında olmaktadır.

Bitkide nükleoproteinlerin yapısında, hücre bölünmesi ve çiçek-meyve oluşumunda rol oynayan fosfor (P), protein yağ-karbonhidrat metabolizması için de gereklidir. Kök sisteminin gelişimini, döllenme olayını, tohum oluşumunu, hastalık ve zararlılara karşı bitkinin direncini de artıran fosfor toprağa doğal yollarla uygulanabilir. Bu konuda tek uygulama öğütülmüş granüle veya toz fosfat kayalarının kullanımıdır.

Organik tarımda kullanılan fosfatlı gübrelerinin karakteristiği çözünebilirliğinin çok az olmasıdır. En çok kullanılan fosforlu gübreler ham fosfat veya kalkerli topraklarda (pH>7.5) alüminyum kalsiyum fosfattır.

Ham fosfatın gübre olarak kullanımının etkisi çeşitli faktörlere bağlıdır. Bunlar içerisinde ham fosfatın incelik derecesi, miktarı, toprak pH’ı, toprak organik maddesi ve toprağın fosfor (P) içeriği ile yetiştirilen bitki türü önemlidir.

Ürünlerin ham fosfattan yararlanabilme kabiliyetleri değişiktir. Tahıllar bu kaynaktan fosfor (P) kullanmada kısmen daha zayıf etki gösterirken üçgüllerin daha etkili olduğu saptanmıştır. Yüksek düzeyde kalsiyum isteyen bitkiler kaya fosfatın çözünebilirliğini hızlandırmaktadır. Bu bitkiler kalsiyumu depolamakta ve fosforun çözünebilirlik sınırını genişletmektedir.

Ham fosfatın hayvan gübreleri ile karıştırılarak veya kompost yapılarak uygulanması gübrenin çözünebilirliğini artırmakta kullanılmaktadır.

Organik tarımda öğütülmüş ham fosfat, fosforlu gübrenin esas formudur. Çözünebilirliğinin sınırlı olması ve serbest hale geçme oranı ürünlerin fosfora gereksinim duyduğunda doğrudan karşılanması zordur. Dolaylı bir yararı da süper fosfatın aksine nispeten yavaş erir olması ham fosfatın mikorizal popülasyonu azaltmama yönündedir.

Organik Tarımda Kalsiyum Elementinin Toprağa Kazandırılması

Topraklarda genellikle %0,1-1,2 arasında değişen kalsiyum bulunmaktadır. Topraklarda bulunduğu mineraller; ağırlıklı olarak kalsit, dolomit ve jipstir. Kalsiyum özellikle bahçe bitkilerinde önemli olup, noksanlığında elmada acı benek (çivi), domateste çiçek burnu çürüklüğü, karnabahar ve kerevizde göbek çürüklüğü şeklinde ortaya çıkar. Elmalarda yaygın olan acı benek tedavisinde kalsiyum klorürün yaprak spreyleri tavsiye edilmektedir.

Gübreleme şeklinde toprağa verilen kireç veya CaCO3 özellikle tropik bölge topraklarında belirgin şekilde noksandır. Doğal yollarla topraklara kalsiyum (Ca) kazandırma işleminde, ağaç külü, yanmış kireç taşı ve marn kullanılmaktadır.

Kirecin topraklar üzerine yaptığı ve en çok kullanım alanı bulduğu toprak asitliği üzerine yaptığı olumlu etkidir. Bitki besin maddesi olan kalsiyum (Ca) elementini içeren kireç, toprak pH’ını artırmanın yanında asit topraklarda fosforun yarayışlılığını artırır. Zehir etkisi olan Fe-Mn-Al vb. iyonların bu özelliğini engeller. Organik maddelerin ayrışmasını hızlandırarak azot bağlanmasını destekler. Kireç alınımını dengeler. Toprak strüktürünü ve fiziksel özelliklerini iyileştirir. Asit toprakların öncelikle pH’ını yükseltmeye yönelik kireçlenme uygulaması eğer bilinçsiz bir şekilde, toprak analizleri yapılmadan sürdürülürse bu kez de aşırı kireçleme nedeniyle topraklarda bazı olumsuzluklar ortaya çıkar.

Aşağıda Tablo 2.8’de toprak pH’ı ve bünyesine göre tavsiye edilen kireç miktarları verilmiştir. Ticari kireç (CaO) kullanılırsa aşağıdaki miktarların %56’sı hesaplanmalıdır.

Toprak reaksiyonunu 6,50’ye çıkartacak kireç taşı miktarı (kg/dekar):

Toprak reaksiyonunu 6,50’ye çıkartacak kireç taşı miktarı (kg/dekar).

Doğal olarak kireçleme veya toprağa kalsiyum (Ca) bazen de Mg kazandırmak için çeşitli materyaller kullanılmaktadır. Bazıları şu şekilde sıralanabilir:

  • Kalsit CaCO3 (kireçtaşı),
  • Marn
  • Dolomit CaCO3, MgCO3,
  • Yanmış kireç CaO (CaCO3 yakılması ile),
  • Sönmüş kireç Ca(OH)2, (CaO + H2O sonucu oluşur.)
  • Su hayvanlarının kabukları, odun külleri, kağıt, şeker, deri ve su arıtma tesislerinin atıklarından da kireçleme materyali olarak faydalanmak olasıdır.

Verilecek kireçleme materyali mümkün olduğunca ince veya toz olmanın yanında toprakla çok iyi karıştırılmalıdır. Dekara 500 kg’dan fazla kireç taşı ilavesi durumlarında, bunun pulluk tabakası içine iyice karıştırılması önerilir. Bir ton veya daha fazla kireç ilavesinde ise bunun 500 kg sürümden önce serpme yöntemiyle serilip diskaro ile gömülür ve pullukla sürülür. Geri kalan 500 kg’ı ise daha sonra sürülmüş yüzeye serpilerek diskaro ile karıştırılır. Kirecin yıkanması özellikle nemli bölgelerde ve aşırı yağış-sulama yapılan yerlerde görülür. Yıkama ile ortalama yılda 25 kg/da kireç yitirilmektedir. Buna ilaveten ortalama 25 kg/da kirecin de ürünle kaldırıldığı düşünülürse, tropik bölgelerde her 5-6 yılda bir kez 250 kg/da düzeyinde bir kireçlemeye gereksinim duyulması doğaldır.

Organik Tarımda Kükürt Elementinin Toprağa Kazandırılması

Bitkiler, hayvanlar ve insanlar için gerekli bir besin elementi olan kükürt (S) genelde doğada Fe, Cu ve Ni sülfürleri şeklinde bulunur. Ayrışma süreci boyunca sülfürler sülfata oksitlenir. Oksijenli koşullarda sedimentlerde anorganik bağlı kükürtün tamamı Jips halinde bulunur. Jips kayacı %15 SO4-S’ü içerebilir. Oksijensiz koşullarda ise kükürt, sedimentlerde genelde FeS, FeS2, H formlarında bulunur. Bitkiler de en az fosfor kadar kükürte ihtiyaç duyar. Yaygın şekilde kullanılan çeşitli ticari gübrelerle toprağa önemli düzeyde kükürt verilmektedir. Bu nedenlerden dolayı topraklarda kükürt noksanlığına pek rastlanılmamaktadır.

Hümid bölge (yağışlı bölge) topraklarında kükürt içeriği genelde %0,02-2 arasındadır. Bu değer turbalıklarda %1’dir. Aerob koşullar altında kalan ılıman iklim bölgesi topraklarının H, O ve A horizonlarındaki kükürtün %60-98’i organik bağlı olarak bulunmaktadır.

Aynı zamanda bazı bitki koruma ilaçları da %50’ye kadar kükürt içererek ortama kükürt verir. Bitkiler kükürt gereksinimini büyük ölçüde toprakların SO2 rezervinden karşılar. Bunun dışında havadan SO2 ve SO3 formunda da kükürt alır. Kükürt noksanlığı azot noksanlığı belirtilerine çok benzer. Kükürt noksanlığını görsel olarak saptamak çok güçtür. Kükürtün yüksek konsantrasyonda H2S, SO2, SO3 formunda bulunması bitkilere zararlı etki yapmaktadır.

Organik tarımın yapıldığı topraklara kükürt uygulamada seçilecek en güvenli yol, elementel toz kükürtü, toprak tavında iken saçılıp toprağa karıştırarak uygulanır.

Toprak pH’ını düşürmek amacıyla kullanılacak toz kükürt miktarı Tablo 2.9’da sunulmuştur.

Toprak reaksiyonunu 6,50’ye ayarlamak için gerekli kükürt miktarı (kg/dekar):

Toprak reaksiyonunu 6,50’ye ayarlamak için gerekli kükürt miktarı (kg/dekar).


İlginizi Çekebilir!
Facebooktwitterpinterestlinkedin

ilk yorumu siz yazın

Lütfen yorum bırakın.

E-mail ve isim zorunlu değildir.