Kayısı Üretiminde Kültürel İşlemler | Meyve Yetiştirme


Kayısı yetiştiriciliğinde kültürel işlemler; sulama, ilaçlama, gübreleme, budama ve destek sağlama yardımcı kültürel işlemler olmak üzere beş başlık altında toplanmaktadır.

Kayısı ve Sulama

Kayısı ağaçları diğer meyve türlerine göre daha az su istemekle birlikte ağaçların ihtiyaç duyduğu dönemde ve yeterli miktarda yapılan sulamalarda verim ve meyve kalitesi artmaktadır. Sulama zamanı ve sayısı ile her sulamada verilecek su miktarı; uygulanan sulama sistemi, toprak yapısı, iklim koşulları, arazinin eğimi, bitki çeşidi ve yaşına bağlı olarak değişmektedir.

İklim koşulları, rakım ve ağaçtaki meyve yüküne bağlı olarak değişmekle beraber genel olarak kayısı ağaçlarında yılda 5-10 kez sulama yapılmaktadır. Sulamalara, sıcak ve kurak bölgelerde mayıs sonu-haziran başında başlanır, eylül sonu-ekim başına kadar 15-20 gün aralıklarla devam edilir. Sulamaların tam olarak yapılmaması ve suyun erken kesilmesi ile ertesi yıl açan çiçek sayısı azalmakta, çiçek ve meyve dökümü artmaktadır.

Derin, killi ve ağır topraklarda seyrek; kumlu ve süzek topraklarda daha sık sulama yapılmalıdır. Yazları kurak, nispi nemin düşük olduğu bölgelerde sık, yağışlı ve nemli bölgelerde daha seyrek sulama yapılmalıdır. Ağaçtaki meyve yükü arttıkça ağacın su ihtiyacı da artmaktadır. Bu dönemde kayısı ağaçları hem daha sık hem de her sulamada daha fazla suya ihtiyaç duyarlar. Kayısı ağaçları hasattan 7-10 gün önce mutlaka sulanmalıdır. Ağır killi topraklarda ağaçlara fazla su verildiğinde ağaçlar zamk çıkarır, yapraklar küçülür, sararır ve ağaç bir süre sonra kurur.

Ağaçlara su verme zamanının belirlenmesi, en basit olarak yaprakların solması ve pörsümesi ile anlaşılır. Sabah veya akşam saatlerinde birkaç yaprak avuç içine alınarak sıkılır. Eğer yapraklar avuç içinde buruşup kırılmıyorsa sulama zamanının geldiği anlaşılır. Yapraklar gevrek ve ses çıkararak kınlıyorsa sulama zamanı gelmemiştir. Bu işlem öğlen sıcak saatlerde yapılmamalıdır. Bu saatlerdeki gözlemler yanıltıcı olmaktadır.

Sulama yapılırken aşağıdaki hususlara dikkat edilmelidir:

  • Ağacın sağlığı için suyun ağaç gövdesine değmemesine dikkat edilmelidir.
  • Sulama sabahın erken saatlerinde, akşam veya gece yapılmalıdır.
  • Suyun dengesiz verilmesi meyvelerde çatlamalara, dökülmelere ve kalite bozukluğuna yol açar.
  • Ağır topraklarda suyun göllenip zamklaşma ve kök çürüklüğü gibi hastalıklara yol açmaması için sulama suyunun kontrollü verilmesi gereklidir.
  • Ağacın kök boğazı çevresine 50 cm kadar yarıçaplı küçük bir çanak ağaç tacı izdüşümü genişliğinde ikinci bir çanak açılır ve su bu iki çanağın arasına verilir.
  • Diğer meyve türleri gibi kayısıda da aşağıdaki sulama yöntemleri uygulanmaktadır.

Kayısı ve Çanak Sulama

Meyvecilikte en yaygın kullanılan sulama yöntemidir. Su ağaç taç izdüşümüne açılan çanağa doldurularak yapılan sulamadır. Ağacın kök boğazına su değmemesi için gövde etrafına küçük ikinci bir çanak yapılır. Suyun gövde ile temasını önlemek için kök boğazına toprak yığmak yanlış bir uygulamadır. Toprağın ısınması ile gövdenin bu kısmı çürür ve ağaç kurur. Çanak büyüklüğü, toprak yapısı ve ağaç taç genişliğine göre değişmektedir.

Kayısı ağacı ve çanak sulama:

Kayısı ağacı ve çanak sulama.

Kayısı ve Tava Sulama

Ağır ve killi topraklara sahip bahçelerde uygulanan bir sulama yöntemidir. Düz ancak geçirgen olmayan topraklarda uygulanır. Her ağaç bir tava içerisine alınır ve tavalar su ile doldurulur. Tavalara verilen su, toprağın özelliğine göre belli bir sürede toprak tarafından emilir.

Kayısı ve Damla Sulama

Suyun kıt olduğu yerlerde az su ile daha geniş alanların sulanması sağlanır. Yağmurlama sulama gibi basınçlı su sağlanması durumunda uygulanabilecek bir sistemdir. Fazla işgücüne ihtiyaç göstermez ve uygulanması kolaydır. Bu sistemde esas olan kısa zaman aralıklarıyla sulama yapılmasıdır. Gelişmesini tamamlamış veya yaşlı ağaçlarda, bu yıllardan sonra damla sulama sisteminin tesis edilmesi, bitkide olumsuz tepkilere neden olmakta, ağaçlar bu sisteme uyum sağlayamamaktadır. Damla sulama sisteminin fidan dikimi ile birlikte veya erken yıllarda tesisi, ağaçlar için daha uygun olmaktadır.

Kayısı ağacı ve damla sulama:

Kayısı ağacı ve damla sulama.

Kayısı ve Yağmurlama Sulama

Basınçlı su sağlanması durumunda sabit ve seyyar olarak tesis edilen bir sulama sistemidir. Arazi yapısının yüzey sulama yöntemlerine uygun olmaması durumunda, rahatlıkla uygulanabilir bir sulama sistemidir. Uygulanması kolaydır ve fazla işgücüne ihtiyaç yoktur.

Bu sistemde bitkiye verilen suyun fazla miktarda buharlaşmasını önlemek için sıcak yaz günlerinde gece sulaması tercih edilmeli, şiddetli rüzgarların hakim olduğu bölgelerde bu sistem tercih edilmemelidir. Yüzey akışına meydan vermemek için yağmurlama başlıkları debisinin, toprağın su alma hızından düşük olmasına dikkat edilmelidir.

Gerek damla sulama gerekse yağmurlama sistemi ülkemizde gün geçtikçe yaygın olarak kullanılmaktadır. İlk tesis masrafları yüksek ancak suyun kıt olduğu yerlerde, engebeli ve meyilli arazilerde kolaylıkla sulama yapılabilmektedir.

Kayısı ve İlaçlama

Önemli Kayısı Hastalıkları ve Mücadelesi

Monilya (Sclerotinia laxa Aderh et Ruhl.), Kayısı Hastalığı

Mantari bir hastalık olan monilya, kayısıcılık yapılan tüm bölgelerde görülmektedir. Hastalık; çiçek, çiçek sapı, meyve ve sürgünlerde zarar meydana getirmektedir. Hastalığın ilk belirtileri; çiçeklenmeden hemen sonra çiçeğin taç yaprakları üzerinde başlangıçta yağ lekesi şeklinde ortaya çıkar, zamanla çiçeğin tümü hastalanarak kahverengine dönüşür ve bu kuruyan çiçekler genellikle dalda uzun süre asılı olarak kalır. Hastalık çiçek sapından dala geçer. Hastalanan dalın kabuğu altında kahverengi lekeler oluşur ve bir süre sonra dal tamamen kurur. Hastalık etmeni dal üzerinde gelişerek yaprakları da hastalandırabilir.

Hastalanmış yapraklar yaprak sapıyla birlikte kahverengileşir ve dal ile birlikte kuruyarak, bir süre dalda asılı kalır. Meyvelerde ise ilk belirtiler, hastalanma noktasında kahverengi leke oluşumu ile başlar ve zamanla tüm meyveyi kaplar. Lekelerin etraflarında açık kahverengi bir halka bulunur. Çürüklük meyve etinin içine doğru gelişir, zamanla meyve fungus sporları ile kaplanır. Bu meyveler suyunu kaybederek mumyalaşır ve dalda uzun süre asılı kalır.

Kayısı monilya hastalığının çiçekteki belirtisi:

Kayısı monilya hastalığının çiçekteki belirtisi.

Kayısı Monilya Hastalığı Mücadelesi
Kültürel önlemler: Hastalığın görüldüğü bahçelerde ağaçlar üzerindeki tüm kuru dallar budanıp yakılmalı. Mumyalaşarak ağaç üzerinde kalmış ve yere düşmüş meyveler toplanarak yok edilmelidir.

Kimyasal mücadele:

  • 1. İlaçlama: Tam çiçeklenmede (% 90-100 çiçek açtığında)
  • 2. İlaçlama: Tam çiçeklenmede (% 90-100 çiçek açtığında)

Yaprak Delen – Çil [Wilsonomyces carpophilus (Lev.) Adaskaveg, Ogawa and Butker], Kayısı Hastalığı

Hastalık; kayısı ağaçlarının yaprak, meyve, tomurcuk ve genç dalları üzerinde belirti oluşturur. Yaprak üzerinde oluşan lekeler ilk önce 1 mm çapında, yuvarlak, yağ lekesi görünümünde olup zamanla kenarları kırmızımtırak, orta kısımları koyu kahverengiye dönüşebilir. Zamanla bu lekeli kısımlar dökülür ve yaprakta delikler oluşur. Hastalık etmeni yaprak saplarını da hastalandırmaktadır. Meyve üzerindeki lekeler ise 1-2 mm çapında, yuvarlak ve dağılmış şekildedir. Ancak bazen bu lekeler birleşerek sıvama şeklinde meyve yüzeyini kaplamaktadır. Bu lekelerin ortaları koyu, etrafı açık kırmızımsı renktedir. Zamanla lekeler koyu kahverengi ve siyaha dönüşmektedir.

Etmen tomurcuk ve sürgünlerde de zarar yapmaktadır. Etmen daha çok hasta tomurcukların dibinde kanser oluşturur. Bu kanserler zamanla genişleyerek sürgünün tamamının kurumasına sebep olur. Hasta tomurcuklar ilkbahar döneminde parlak, zamklı görünüştedir ve kolayca yerlerinden kopmazlar.

Bu hastalık neticesinde meyvenin kalitesi düşmektedir ve verim üzerinde % 30-60 oranında kayıplara neden olmaktadır. Kayısı üreticisine ekonomik manada büyük zararlar vermektedir.

Yaprak delen kayısı hastalığının (Çil) meyve ve yapraktaki görünüşü ile göz ve sürgündeki belirtisi:

Yaprak delen kayısı hastalığının (Çil) meyve ve yapraktaki görünüşü ile göz ve sürgündeki belirtisi.

Kültürel önlemler: Sonbaharda hastalıklı tomurcuklan bulunduran dallar sağlam kısımdan budanıp budama artıkları bahçeden uzaklaştırılmalar.

Kimyasal mücadele:

  • 1. İlaçlama: Sonbaharda yaprak dökümünden hemen sonra (% 2-3’lük bordo bulamacı veya bakırlı ilaçlardan biri ile)
  • 2. İlaçlama: İlkbaharda çiçek tomurcuklan açılmadan önce (Pembe çiçek tomurcuğu döneminde % 1’lik bordo bulamacı veya bakırlı ilaçlardan biri ile)
  • 3. İlaçlama: Meyveler kürkten çıktığı dönemde (Organik fungusitlerden biriyle)

Cytospora Kanseri (Leucostoma spp.), Kayısı Hastalığı

Bu hastalık kayısı bahçelerinde önemli boyutlarda kurumalara ve ağaç ölümlerine sebep olmaktadır. Hastalık genel olarak tüm sert çekirdekli meyve türlerinde ve özellikle kayısı da apoplexi olarak adlandırılan ani ağaç ölümlerine, gövde ve ana dallar üzerinde geniş kanserlere, dal kurumalarına ve zamanla ağaçların tümden ölümüne sebep olmaktadı

Hastalık bölgede daha çok zayıf, bakımsız, kış donlarından etkilenmiş, yanlış dönemlerde budanmış ve aşırı azotlu gübreleme yapılmış bahçelerde daha şiddetli olarak görülmektedir.

Kayısı dallarında Cytospora kanseri ve zamklanma:

Kayısı dallarında Cytospora kanseri ve zamklanma.

Kayısı Cytospora Kanseri Mücadelesi

Kültürel önlemler:

  • Hastalık problemi olan yörelerde bahçeler çukur, nem tutan ve taban suyu yüksek alanlara tesis edilmemelidir. o Yeni bahçe tesislerinde kış soğuklarına dayanıklı çeşitler tercih edilmelidir.
  • Fidanlar hastalıksız ve yaralanmamış olmalıdır.
  • Özellikle azotlu gübreler geç kış veya erken ilkbahar döneminde uygulanmalı, aşırı gübrelemelerden kaçınılmalıdır.
  • Ağaçlarda kuruyan dallar her yıl düzenli olarak ilkbahar yağışlarının sona erdiği dönemde veya yaz döneminde budanmalı ve budama artıkları bahçe içerisinden uzaklaştırılmalıdır.
  • Budamalarda büyük ve geniş yaralar açılmamalı, budama yerleri aşı macunu ile hemen kapatılmalıdır.
  • Kalın dallardaki kanserli kısımlar yaz döneminde uygun bir kesici ile sağlam dokuya kadar temizlenmeli ve yara yerleri aşı macunu ile kapatılmalıdır.
  • Toprak işlemesi yapılırken veya hasat esnasında ağaca zarar verilmemelidir.
  • Güneş gören yüzeyler kireçle boyanmalıdır.
  • Böceklerle ve diğer hastalıklarla gerekli mücadeleler zamanında ve uygun şekilde yapılmalıdır.

Kimyasal mücadele: Hastalığın etkili bir kimyasal mücadelesi yoktur.

Kayısı Sürgün ve Dal Yanıklığı Hastalığı (Pseudomonas syringae pv syringae Van. Hall.)

Bakteriyel bir hastalık olup etmenin yapraklarda oluşturduğu lekeler küçük, yuvarlak ve şekilsizdir. Başlangıçta soluk yeşil yağ lekesi görünüşünde olan bu lekeler, zamanla açık kahve ve kirli beyaza dönüşmektedir. Bu lekeli kısımlar kurumakta ve dökülmektedir. Böylece yapraklar delikli bir görünüm almaktadır.

Kayısı dal kanserinin sürgün ve gözlerdeki görünüşü:

Kayısı dal kanserinin sürgün ve gözlerdeki görünüşü.

Genç sürgünlerde başlangıçta kabuk üzerinde kahverengi küçük belirtiler görülür. Bu lekeler boyuna ve enine büyüme gösterir. Renkleri koyulaşır. Sonra bu belirtiler sürgünü çepeçevre sarar. Hastalık esas zararını 1-2 yıllık sürgünlerde meydana getirmektedir. Mayıs-haziran aylarında hassas sürgünlerde geriye doğru ölüm başlar. 5-6 yıl sonra ağaçlar tamamen kurumaktadır. Meyvede ise çağla döneminde yüzeysel ve meyvenin iriliğine göre değişik ebatlarda lekeler oluşturmaktadır. Bu lekeler başlangıçta yeşil yağlımsı görünümünde olup yaşlandıkça koyulaşmaktadır.

Kayısı Sürgün ve Dal Yanıklığı Hastalığı Mücadelesi
Kültürel önlemler: Sonbaharda yaprak dökümü periyodu içinde ağaçlardaki kurumuş sürgünler ve kanser yaraları bulunan dallar kesilmelidir. Sürgünler ve dallar 3-4 cm sağlam kısım ihtiva edecek şekilde budanıp imha edilmelidir.

Kimyasal mücadele:

  • İlaçlama: Sonbaharda yaprakların % 70’i dökülünce (% 3’lük bordo bulamacı ile)
  • İlaçlama: İlkbaharda pembe tomurcuk döneminde (% 1’lik bordo bulamacı ile)

Kayısı Sharka (Plum pox) Virüs Hastalığı

Sert çekirdekli meyve türlerinin yetiştirildiği dünyanın bütün yerlerinde ekonomik olarak büyük zararlara yol açan önemli bir hastalıktır. Daha çok ülkemizin batı bölgelerinde etkilidir. Karantina tedbirlerinin uygulanması ve bölgeye dışarıdan üretim materyalinin (fidan, çöğür, aşı kalemi) girmesinin engellenmesi hastalığın yayılmasını önleyen en önemli tedbirdir. Kayısıda görülen en belirgin şekli meyve çekirdeğine kadar inen şekil bozukluğudur.

Sharka (Plum Pox) ile enfekteli kayısı meyveleri:

Sharka (Plum Pox) ile enfekteli kayısı meyveleri.

Kayısı Sharka (Plum pox) Virüs Hastalığı Mücadelesi
Bu virüsün enfeksiyon kaynakları ve taşıyıcıları ile mücadele edilmeli, temiz sertifikalı üretim materyali kullanılmalı ve karantina şartlarına titizlikle uyulmalıdır.

Kayısılarda bu hastalıklardan başka köklerde urlara sebep olan kök kanseri hastalığı solgunluk hastalıkları olan Verticillium solgunluğu, Rosallinia kök çürüklüğü, Armillaria kök çürüklüğü ve Phytopthora kök boğazı çürüklüğü gibi hastalıklar da görülür.

Önemli Kayısı Zararlıları ve Mücadelesi

Kayısılarda ana zararlı olarak şeftali güvesi, fidan dip kurtlan, kiraz yazıcı böceği, kara ağustos böceği ile depolarda Plodia interpunctella, kayısı yaprak uyuzu, iki noktalı kırmızı örümcek, tomurcuk tırtılları, yaprak bitleri, meyve hortumlu böceği ve kahverengi koşnil gibi zararlılar bulunmaktadır.

Üreticiler, bu zararlılarla mücadeleye karar verme aşamasında uygulama kuruluşlarından teknik yardım almalıdırlar.

Şeftali Güvesi (Anarsia lineatella Zell.), Kayısı Zararlısı

Koyu gri-boz renkli olup üst kanatları düzgün olmayan açık ve koyu kurşuni çizgi ve lekelerle süslüdür. Alt kanatlar daha açık, renkli ve kenarları uzun saçaklıdır. Erkek dişiden küçüktür.

Şeftali güvesinin ergini (a), larvası (b), pupası (c), sürgündeki (d) ve meyvedeki (e) zararı:

Şeftali güvesinin ergini (a), larvası (b), pupası (c), sürgündeki (d) ve meyvedeki (e) zararı.

Kışlayan döl larvaları önce çiçek veya yaprak tomurcuklarından zarar yaparlar. Çiçeklerin çanak yapraklarını kemirerek delerler ve genç sürgünlere uçtan girerek 8-10 cm’lik galeri açarlar. Saldırıya uğrayan tomurcuk ve sürgünler kururlar. Bir larva birkaç tomurcuk ve sürgüne zarar verebilir. Yazın sürgünlerin tazeliği azaldıkça zarar meyvelerde olur. Genç ve meyvesiz ağaçlarda ise zarar filizlerde ve kabukta olmaktadır. Meyvede hemen kabuk altını tipik olarak kavisli bir şekilde oyarlar. Bazen de meyve etinde tünel açarak çekirdeğe kadar ulaşırlar. Genç ağaç ve fidanlıklarda uzun süren sürgün zararı gelişmeyi engeller ve taç şeklinin bozulmasına neden olur.

Şeftali Güvesi Mücadelesi
Mekaniksel mücadele: Bulaşık sürgünler mayıs ayından itibaren ağustos ayının sonuna kadar haftada bir kez olmak üzere 8-10 cm uzunluğunda kesilip larvayla birlikte yok edilmelidir. Kurtlanarak yere dökülen meyveler bahçeden uzaklaştırılmalıdır.

Kimyasal mücadele: Meyve bahçelerinde çiçeklenme sonundan itibaren yapılan kontrollerde; bir ağaçta ortalama 5 adet veya daha fazla zarara uğramış sürgün saptanırsa birinci döle karşı kimyasal mücadele yapılır. Böyle bahçelerde haziran ayında meyvelerde ilk zarar belirtileri görülür görülmez ilaçlamaya başlanır. Ayrıca sürgünlerde görülen larvalar bahçede kafes içerisinde kültüre alınır ve bu kültürden ilk kelebek çıkışı görüldükten veya eşeysel çekici tuzaklarda ilk ergin yakalandıktan 10 gün sonra ilaçlamaya başlanır. Bu dönemde meyvelerde irileşme ve renk değişimi başlamıştır.

Yazıcı Böcekler (Scolytus rugulosus Müll.), Kayısı Zararlısı

Erginlerin boyu 1.8-2.7 mm arasında olup dişi ve erkek bireyler arasında boy farklılığı yoktur. Koyu esmer veya siyah renktedir. Larvaları beyaz renkte, kıvrık ve bacaksızdır.

Kayısı meyvesi, yazıcı böceği ergini:

Kayısı meyvesi, yazıcı böceği ergini.

Ağaçların odun ve kabuk kısımlarında türlere özgü galeriler açarlar. İlk galeriye bırakılan yumurtadan çıkan larvalar, bu ana galeriye dik açıda ikincil galeriler oluştururlar.

Yazıcıböcek saldırısına uğramış bir dalın kabuğu kaldırıldığında 2-3 cm boyunda kısa bir ana galeri ve içi odun tozu ile dolu 10-20 cm uzunluğunda birçok eğri galerinin varlığı görülür. Daha çok sekonder zararlı sayılırlar. Bakımsız ve zayıf ağaçları ve bunların zayıf dallarını tercih ederler. Beslenme düzeni bozulan dalcıklar kurur. Gelecekteki meyve verimi düşer. Saldırıya uğrayan ağaçlar 2-3 yıl içerisinde kurur.

Kayısı Yazıcı Böcekleri Mücadelesi
Kültürel önlemler: Yazıcı böceklere karşı en etkili mücadele yöntemidir. Daha çok zayıf ağaçları seçen bir zararlı olduğundan ağaçların budama, gübreleme, sulama ve toprak işlemesi ile kuvvetli tutulması gereklidir.

Mekaniksel mücadele: Budama artıkları bahçeden en az 2 km uzaklaştırılmalıdır. Bu artıklar yakacak olarak kullanılacaksa bir yere yığılmalı, bu yığınlara çoğalmak üzere gelen böceklerin talaş çıkardıkları görüldüğünde dal yığınları ilaçlanmalıdır.

Mart, haziran ve eylül aylarında olmak üzere yılda 3 kez ağaçlara kurumuş dallar tuzak olarak aşılmalı, bu tuzaklarda talaş çıkmaya başlar başlamaz, hepsi toplanıp yakılarak imha edilmelidir. Aynı şekilde böcekli dallar da kesilip yakılmalı, özellikle fidanlıklarda yerde kuru dal bırakılmamalıdır.

Kimyasal mücadele: İlkbaharda nisan-mayıs aylarında yapılacak gözlemlerle kurumuş dallarda ergin çıkışları görülür görülmez birinci ilaçlama, bundan 10-15 gün sonra da ikinci ilaçlama yapılır. İkinci döle karşı da temmuz-ağustos aylarında yapılacak gözlemler sonucu ergin çıkışları görülür görülmez üçüncü ilaçlama, 10-15 gün sonra da dördüncü ilaçlama yapılır. Kullanılacak ilaçların seçiminde uygulama kuruluşlarına danışılarak saptanmalıdır.

Yaprak Uyuzu (Eriophyes similis Nal.), Kayısı Zararlısı

Kayısı ve zerdali yapraklarının kenarlarında cep ve küllah şeklinde sarımsı yeşil veya kırmızı galler meydana getirir. Bu zararlı kışı ergin hâlde ağaç kabukları altında geçirir.

Kayısı Yaprak Uyuzu Mücadelesi
Kimyasal mücadele: Zararlının yoğun olduğu bahçelerde en uygun ilaçlama zamanı çiçek tomurcukları açılmadan önce pembe çiçek tomurcuğu dönemidir. Bu dönemde zararlıya karşı uygulama kuruluşlarınca tavsiye edilecek bir ilaçla kimyasal mücadele yapılmalıdır.

Kayısı yaprak uyuzunun yaprakta meydana getirdiği galler:

Kayısı yaprak uyuzunun yaprakta meydana getirdiği galler.

Kahverengi Koşnil (Parthenolecanium corni Bouche), Kayısı Zararlısı

Ergin dişinin kabuğu yarım küre şeklindedir. Rengi başlangıçta koyu kahverengi olup üzerinde siyah ve sarı bantlar bulunmaktadır. Daha sonra bu renk açık kahverengiye dönüşür. Kabuk buruşur ve üzerinde koyu renkli çukurluklar oluşur. Olgun erkekler de kahverenkli olup iki kanadı, anten ve bacakları mevcuttur. Yumurtadan yeni çıkan hareketli larvalar açık sarı, sonraki dönemler ise kahverenginde olup vücutları yassıdır.

Kahverengi koşnilin larvaları yaprak, dal ve sürgünlerde, dişileri de dal ve sürgünlerde bitki öz suyunu emmek suretiyle zarar yaparlar. Yoğunluğun fazla olduğu bahçelerde, bu doğrudan zararından başka salgıladıkları ballı maddeler üzerinde saprofit mantarların gelişmesi sonucu kara ballık (fumajin) denilen dolaylı bir zarara da neden olur. Böyle ağaçlarda dal, sürgün, meyve ve yapraklar koyu bir renk alır. Bu gibi ağaçları kışın kolayca fark etmek mümkündür. Gerek emgi, gerekse fumajin şeklindeki zarar nedeni ile sürgün ve dallar gelişemez, yapraklar zamanından önce dökülür, sonunda ağaçlar zayıf kalır, meyve verimi ve kalitesi düşer.

Kahverengi Koşnil ile Mücadele
Kültürel önlemler: Kahverengi koşnil ile yoğun bulaşık olan dal ve sürgünler budama sırasında kesilerek bahçeden uzaklaştırılmalıdır.

Kimyasal mücadele: Mayıs ve haziran aylarında yapılacak kontrollerde 10 cm uzunluğundaki bir dalda, altında yumurta bulunan en az 3 adet dişi görülmesi hâlinde o bahçenin ilaçlanması gerekir. Bu zararlının mücadelesi, hareketli larva ile birinci ve ikinci dönem larva dönemlerinde yapılmalıdır. Yaz ilaçlaması için en uygun ilaçlama zamanı, yumurtaların tamamının veya tamamına yakın bir kısmının açıldığı devredir.

Zamanında ve usulüne uygun olarak mücadele yapıldığı taktirde bir ilaçlama yeterlidir. İlaçlamada acele edilmemelidir. Zira bu zararlının larva dönemleri çok uzundur. Dolayısı ile haziran ayından sonbahara kadar geniş bir mücadele periyodu bulunmaktadır. Kullanılacak ilaçlar uygulama kuruluşlarına danışılarak belirlenmelidir.

Küçük Tomurcuk Güvesi (Recurvaria nanella Hübn.), Kayısı Zararlısı

Ergin kanat açıklığı 10 mm kadardır. Ön kanatları kirli gri ve siyah pullarla örtülüdür. Larva yumurta açılımından sonra açık sarı renklidir. Olgun larvanın rengi kırmızı kahverengi olup pupa olmaya yakın önce koyu zeytini yeşil, daha sonra morumsu renge dönüşür. Olgun larvanın boyu 5-6 mm’dir.

Tomurcuk tırtılları üç değişik şekilde zarar yaparlar. Birincisi ve en önemlisi tomurcuk ve çiçeklerde yaptıkları zarardır.

Bunlar ilkbaharda günlük ortalama sıcaklığın birkaç gün üst üste 6 C°’nin üzerinde seyrettiği günlerde kışlaklarını terk ederek kabarmakta olan tomurcukları yandan delerek içine girerler ve burada beslenirler. Genellikle meyve tomurcuklarını tercih ederler. İkinci zararı birkaç yaprağı ağ ile tutturarak aralarında beslenmesi şeklindedir. Üçüncü zaran yumurtadan yeni çıkan yaz larvaları yapar. Bunlar yaprağın alt epidemisini delerek parankima dokusu ile beslenirler. Bu zararlı yapraklarda dar, küçük ve yıldız şeklinde galeriler açar. Yurdumuzun her bölgesinde bulunur.

Tomurcuk tırtılı ergini ve larvası:

Tomurcuk tırtılı ergini ve larvası.

Küçük Tomurcuk Güvesi Mücadelesi
Biyolojik mücadele: Elma iç kurdunun da yumurta parazitoidi olan T. embryophagagum’un bulunduğu yerlerde korunması ve etkinliğinin arttırılması için gerekli önlemler alınmalıdır.

Kimyasal mücadele: İlaçlama tomurcuk patlama döneminde bir defa yapılır. Bu dönemde her 10 dekar için temsili olarak seçilecek 5 ağacın değişik yönlerinden 20 (toplam 100) tomurcukta veya bukette gözlem ve sayımlar yapılarak 10-15 larva bulunduğunda mücadeleye karar verilir. Zararlıya karşı kullanılacak ilaçların seçiminde uygulama kuruluşlarına danışılmalıdır.

Fidan Dip Kurtları (Capnodis spp.), Kayısı Zararlısı

Erginleri siyah veya bronz renkte, hafif parıltılı, pronotum tür özelliklerine göre gri veya beyaz noktalı zemin üzerinde siyah çeşitli kabarık desenlidir. Erginlerine çoğunlukla kök boğazlarında rastlanır. Yaklaşıldığında ağacın veya dalın ekseni etrafında dönerek saklanmaya çalışır ve ölü taklidi yapar. Larva boyu türe, gelişme dönemine ve beslenme durumuna göre çok değişik 1.5-80 mm olup genellikle sarımtrak renkte, 13 segmentli ve yassıdır.

Fidan dip kurtları erginleri ve kök kabuğu altındaki larvası:

Fidan dip kurtları erginleri ve kök kabuğu altındaki larvası.

Geniş bir konukçu dizisine sahip olan Capnodis, kayısı bahçelerinde de önemli boyutlarda zarar oluşturmaktadır. Zararlının erginleri, üzerinde oldukları bitkilerin yapraklarını çok ender olarak ve az miktarda yer fakat genç sürgünleri, aşı tomurcuklarını, yaprak saplarını oburca yiyerek tahrip eder ve büyük zarar verirler.

Genç larva ağaçların kök boğazında veya toprak yüzeyine yakın köklerin kabukları altında bulunur ve kambiyum tabakasını kemirir. Larva, kök kabuğu altında galeriler açarak bitkinin beslenmesine engel olur. Galerilerin içi pislik ve talaş ile doludur.

Bu zararlının erginlerinin, kök kabukları altında larva ve larva zararının olması, ağaçların kök boğazında veya kök boğazının civarında toprakta oval şekilde deliklerin görülmesi, ağaç altlarında sap dibinden yenmiş taze yaprakların bulunması, aşı gözlerinin veya taze sürgünlerinin kemirilmiş olması bu zararlının varlığını gösterir.

Fidan Dip Kurtları Mücadelesi
Kültürel önlemler: Ağaç altlarında erginlerin kolayca saklanabileceği yüksek boylu ot çalı vb. bulundurulmamalıdır. Sabahın erken saatlerinde ve akşam üzeri gövde ve kök boğazında kolayca toplanabilecek erginler yok edilmelidir. Dibine dökülmüş ve sap gibi yenik yapraklar bulunan fidanlar hızla sarsılarak yere düşürülen erginler öldürülmelidir. Su ve gübrelemeye dikkat edilerek ağaçlar kuvvetli bulundurulmalıdır. Kabuklu bit problemi yoksa zararlının yumurta koymasını güçleştirmek için ağaçların gövdelerine kireç badanası yapılmalıdır.

Kimyasal mücadele: Bu zararlıya karşı ilaçlı mücadeleye karar vermek için yapmış olduğu zararı görmek gerekir. Bu nedenle ağaçlarda mayıs ayının ilk haftasından başlayarak ergin çıkışı gözlenmelidir. Ağaç altlarında yenmiş taze yaprakların bulunması, aşı gözlerinin veya taze sürgünlerin kemirilmiş olması zararlının varlığını gösterir. Bu ağaçların kök boğazları açılarak incelendiğinde Capnodis larvalarına yada zararına rastlanırsa mücadelesine karar verilir.

İlaçlı mücadele haziran, temmuz, ağustos aylarında zararlının yumurtalarını kök boğazı civarında toprağa koyduğu dönemde her 15 günde bir yapılmalıdır. Bu mücadelede kullanılacak ilaçlar, uygulama kuruluşlarındaki teknik elemanlara danışarak alınmalı ve uygulama en az iki yıl sürdürülmelidir.

Kuru Meyve Güvesi (plodia interpunctella hbn.), Kayısı Zararlısı

Erginin ön kanatlarının bir bölümü sarı, bir bölümü kırmızı ve koyu lekelidir. Boyu ortalama 9 mm, kanat açıklığı 19 mm’dir. Arka kanatları sarımsı gri renktedir. Larva kirli beyazdan pembemsi kreme kadar değişen renklere sahiptir.

Kayısı kuru meyve güvesi ergini ve larvası:

Kayısı kuru meyve güvesi ergini ve larvası.

Bu zararlı larva döneminde beslenir ve zarar yapar. Larvalar bulundukları gıda ortamında beslenerek ürün kayıplarına neden olur. Buna ek olarak çıkardıkları artıklar ve değiştirdikleri gömlek ve baş kapsülü kalıntıları ile ürünün niteliğini bozar.

Kuru Meyve Güvesi Mücadelesi
Kültürel önlemler:

  • Ambarda zararlılara barınak olabilecek yarık, çatlak vb. girintiler sıva ile kapatılır.
  • Ambar önceki yılın ürün kalıntılarından temizlenir.
  • Ambarlama süresince zararlı girişini önlemek üzere kapı ve pencerelere uygun sıklıkla tel geçirilmelidir.
  • Ambarda bir yıl önceden çuval, kutu, sepet ve diğer ambalaj materyali kullanılmadan fumige edilir.
  • Ambarın iç ve dış yüzeyleri badana edilir.
  • Ambarın serin, aydınlık ve havadar olması için gerekli önlemler alınır.

Kimyasal mücadele: Kuru meyve zararlılarına karşı boş ambar ilaçlaması, ambarlanacak ürünün fümigasyonu ve dolu ambar ilaçlaması olmak üzere 3 şekilde uygulanır.

Kayısı bitkisinde çiçek döneminde ilaçlama:

Kayısı bitkisinde çiçek döneminde ilaçlama.

Kayısı ağaçlarında yaygın olarak görülen hastalık-zararlılar ve bunlarla mücadele programı aşağıdaki tabloda verilmiştir.

Kayısı ağaçlarında yaygın olarak görülen hastalık-zararlılar ve bunlarla mücadele programı:

Kayısı ağaçlarında yaygın olarak görülen hastalık-zararlılar ve bunlarla mücadele programı.

Kayısı ve Gübreleme

Kayısı, sert çekirdekli meyve türlerinden olup topraktan oldukça fazla besin maddesi kaldırmaktadır. Kayısı yetiştiriciliğinde iyi bakım ve doğru gübreleme ile kayısıda ağaç başına meyve verimi daha iyi bir duruma getirilebilir.

Gübrelemeden beklenen faydanın sağlanması birçok faktöre bağlıdır. Bunlar sulama, hastalık ve zararlılarla mücadele, budama ve toprak işleme gibi gübrelemeyle doğrudan ilgisi olmayan kültürel faktörlerdir. Bu faktörlerden birinin yetersiz oluşu gübrelemenin etkisini ortadan kaldırabilmektedir.

Toprak derinliğinin yeterli olmayışı, drenaj bozukluğu, yüksek kireç, tuzluluk, toprak bünyesinin ağır olması, suyun tuzlu ve sert oluşu gibi faktörler de bitkinin gübrelemeye cevabını kısıtlar ve sağlıklı gelişmesini engeller. Bu bakımdan bahçe tesisinden önce toprağın ve suyun iyi bir şekilde incelenmesi gerekir.

Kayısıya uygulanacak gübre miktarı ülkeden ülkeye, bölgeden bölgeye ve hatta bahçeden bahçeye farklılık gösterir. Bu durum kayısı yetiştirilen yerin toprak, iklim, çeşit, anaç, ağacın yaşı gibi faktörlerin farklı olmasından kaynaklanmaktadır.

Kayısı Dikim Öncesi ve Dikim Döneminde Gübreleme ve Alınacak Diğer Önlemler

Kayısı dikilecek arazi daha önceden tarla bitkileri yetiştiriciliğinde kullanılan bir arazi ise toprak katmanlarının sıkışması söz konusudur. Bu nedenle bu arazide, sıcak ve kurak geçen bir dönemde, çizel, dipkazan veya riperle sert tabakanın kırılması ve patlatılması gerekir. Sert tabakanın kırılmasından sonra sonbaharda, uygun toprak işlemeleriyle arazi hem dikime hazır hâle getirilir hem de üst toprağın ihtiyacını karşılamak üzere gübreleme yapılır. Gübrelemenin toprak analiz sonuçlarına göre yapılması gerektiğinden, dikimden önce usulüne uygun toprak örneği alınmalıdır.

Kayısı Yeni Fidan Dikimlerinde Gübreleme

Yeni fidan dikimlerinde çukur ve tüm saha gübrelemesi olmak üzere iki şekilde gübreleme yapılır.

Çukur gübrelemesi: Gübreler fidan çukuru dibine konulur. Genel bir öneri olarak her fidan çukuruna 300 g amonyum sülfat, 200 g triple süper fosfat ve 200 g potasyum sülfat gübresi karıştırılıp üzeri toprakla örtülür.

Tüm saha gübrelemesi: Toprak analizine göre fosforlu ve potasyumlu gübreler toprak yüzeyine serpilip pullukla toprağa karıştırılır. Toprak reaksiyonunu düzenlemek için gerekli kükürt ve kireç ihtiyacı da bu şekilde karşılanabilir.

Kayısı ve Gençlik Döneminde Gübreleme

Dikimde ahır gübresi kullanıldığında, ilk yıl azotlu gübrelemeye gerek yoktur. Azotlu gübre ikinci yıldan itibaren her bir yaş için 100-150 g % 21 N içeren amonyum sülfat verilmelidir. Fosforlu ve potasyumlu gübreler toprak analizine göre 2-3 yılda bir fidan başına 50 g triple süper fosfat, 100 g potasyum sülfat şeklinde verilebilir. Toprak reaksiyonu (pH) 7.5’ in üzerinde olduğu durumlarda azotlu gübre kaynağı olarak amonyum sülfat kullanılmalıdır.

Kayısı ve Mahsul Döneminde Gübreleme

Verim çağına gelen kayısı ağaçlarında sadece toprak analizi yeterli değildir. Yaprak analizlerinin de yapılması gerekir. Verim çağındaki ağaçlarda 2-3 yılda bir yaprak analizi gerekir. Yaprak analizi ağacın yeterli beslenip beslenmediğini belirten önemli bir kılavuzdur.

Ürüne yatmış meyve ağaçlarında ağaçtan kaldırılan ürün miktarına göre gübre verilmesi gerekir. Ancak genel kural olarak ağacın her yaşı için her yıl 100-150 g % 21 N içeren amonyum sülfat ile 2-3 yılda bir ağaç başına 0.5-1 kg triple süper fosfat ve 1-2 kg potasyum sülfat gübresi verilmelidir.

Azotlu gübreler ikiye bölünerek uygulanmalıdır. 2/3’si erken ilkbaharda (mart) tomurcuk kabarma dönemi, çiçeklenmeden üç hafta önce, 1/3’i ilk suda (mayıs) ayında meyve çekirdeği sertleştiği dönemde ağaç tacı içine serpilip toprakla karıştırılmalıdır.

Kayısı Bitkisine Gübrelerin Verilme Metotları

Bitkilerin gübreleme ile toprağa verilen gübreden en iyi şekilde faydalanmaları için toprağa uygun şekilde verilmesi gerekir.

Toprak yüzeyine serpme olarak gübre uygulama:

Toprak yüzeyine serpme olarak gübre uygulama.

Toprak yüzeyine serpme olarak uygulama: Bu uygulama metodunun esası; verilecek gübrenin ağaç gövdesinden 40-50 cm uzakta olacak şekilde ağaç taç izdüşümüne serpme olarak verilip sonradan toprak ile karıştırılmasıdır.

Bu metotla sadece azotlu gübrelerin verilmesi uygundur. Azot, fosfor ve potasyumdan farklı olarak fazla hareketli olduğundan bitki köklerine kolayca ulaşabilmekte ve etkisini daha kısa sürede gösterebilmektedir.

Toprak içerisine uygulama: Toprak içerisine gübre uygulama metotları değişik şekillerde verilmekte olup bunları aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz.

Hendek şeklinde uygulama: Bu uygulama daha çok genç ağaçlar için uygundur. Ağaçların etrafına (taç izdüşümüne) 20-25 cm derinlik ve 40 cm genişliğinde hendekler açılarak verilecek olan fosforlu ve potasyumlu gübreler, hendek içerisine eşit olarak paylaştırılır ve toprakla üzeri kapatılır.

Çukur metodu: Bu metot daha çok gelişmesi ilerlemiş ağaçlarda uygulanır. Bunun için ağaç tacı altında m2ye 2-3 çukur olacak şekilde 20-25 cm’lik çukurlar açılır ve verilmek istenen fosforlu ve potasyumlu gübreler bu çukurlara verilerek çukurların üzeri kapatılır.

Hendek şeklinde gübre uygulama ve Çukur metodu:

Hendek şeklinde gübre uygulama ve Çukur metodu.

Ağaç sıraları arasına uygulama: Ağaç tacı alçak olan ağaçlar için ağaçların sıra aralarına, ağaç gövdesinden 1-1,5 m uzakta olacak şekilde ve 20-25 cm derinlikte hendekler açılmak suretiyle verilmek istenen fosforlu ve potasyumlu gübreler bu çukurlara verilerek çukurların üzeri kapatılır.

Kayısı ağaç sıraları arasına gübre uygulaması:

Kayısı ağaç sıraları arasına gübre uygulaması.

Yaprak uygulaması: Bu metodun esası besin eriyiklerinin belli konsantrasyonlarda hazırlanarak ilkbaharda yapraklar oluşunca, yapraktan bitkiye verilmesidir. Bu yöntemle daha çok mikro besin maddeleri (Fe, Zn, Mn vb.) bitkiye verilir.

Kayısı Ağacı, Budama ve Destek Sağlama

Budama, meyve ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturmalarını ve uzun yıllar verim çağında kalmasını sağlamak, kuvvetten düşmeye başlamış olan ağaçları yeniden kuvvetlendirerek bir süre daha kaliteli meyve vermelerini sağlamak için yapılır. Budamalar, yapıldıkları dönemlere göre kış budaması ve yaz budaması olarak ikiye ayrılır.

Kış budaması: Kışları ılık geçen yerlerde ağaçlar yapraklarını döküp kış dinlenmesine girdikleri zaman budama için en uygun dönemdir. Ancak kışı sert geçen yerlerde, şiddetli donlardan önce budama yapılmamalıdır. Meyve ağaçlarını budamak için en uygun zaman, sonbaharda yaprak dökümü ile ilkbaharda gelişmenin başlaması arasındaki dönemdir

Yaz budaması: Avrupa’da yıllardan beri yapılan yaz budaması, ülkemizde yeni yeni uygulanmaya başlanmıştır. Yaz budamasında amaç meyvelerin daha iyi renklenmelerini sağlamak, ağacın gelişmesini kontrol altına almak, kış aylarında yapılacak olan budama işlemlerini azaltmak, hasat işleri ile kültürel etkinlikleri iyileştirmek ve kolaylaştırmaktır.

Yaz boyunca meyve ağaçlarında sürgünlerin seyreltilmeleri, uç alma, eğme, bükme, dalların birbiriyle karşılıklı bağlanmaları ve açıların genişletilip daraltılmaları gibi yapılan işlemlerin tümüne yaz budaması denir.

Meyve ağaçlarında yaz budaması, ilkbahar gelişme döneminin sonu ile yaz gelişme dönemi içerisinde, sürgünler odunlaşmaya başladıktan sonra yapılır. Genellikle ağaçlar üzerinde şekli bozan, büyümeleri istenmeyen dallar kesilerek çıkartılır ya da eğilip bükülür. Bazı dalların da açıları duruma göre genişletilip daraltılabilir.

Yaz budaması, özellikle meyve ağaçlarını şekillendirme yıllarında yapılması gerekli bir işlemdir. Yaz budaması yapılan meyve ağaçlarının dalları kırılmaya karşı mukavemetli olmakta ve düzgün taç oluşumu sağlamaktadır. Çiçek tomurcuğunun erken oluşması ve pişkin olarak kışa girmesi de yaz budamasının faydalarındandır.

Değişik meyve tür ve çeşitlerinde, bir meyveye 40 yaprak düşünülmekte, meyve yaprak oranı ancak yaz budaması ile sağlanabilmektedir. Bu oran meyvenin görünümüne, rengine, pazar değerine ve depolama süresine etki etmektedir.

Meyve türlerinde budama dikim budaması, şekil budaması, ürün budaması ve gençleştirme budaması olmak üzere dört bölüme ayrılmaktadır.

Kayısı Dikim Budaması

Kayısı fidanlarına dikimden önce taç ve kök budaması yapılır. Kayısı bahçesi tesis edilirken bir yaşındaki fidanlar tercih edilmelidir. Fidanların, gövde üzerindeki bütün yan dalları dipten çıkarılarak fidanın tepesi 80-120 cm yükseklikte aşı yerinin ters tarafına bakan bir göz üzerinden meyilli olarak kesilir. Yan dallarda ve gövdede kısaltma yapılmayan fidanlar erken uyanırlar ve henüz kök sistemi çalışmaya başlamayan fidanın bünyesindeki su, yapraklar tarafından dışarı atılır ve fidan kurur. Kök budamasında birbirine girmiş, kırılmış ve yaralı kökler çıkarılır, uzun kökler dikim çukurunun büyüklüğüne göre kısaltılır.

Kayısı Şekil Budaması

Kayısı ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturması, ağaçlardan düzenli ve kaliteli ürün alınabilmesi için fidanlara dikimden itibaren uygun şeklin verilmesi gerekir. Kayısı ağaçlarına genellikle değişik doruk dallı (modifiye lider), doruk dallı ve goble şekillerinden birisi verilir.

Modifiye Lider (Değişik Doruk Dallı Şekil)
Dikim budaması yapılarak dikilen fidanlara, o yıl herhangi bir müdahale yapılmaz. İkinci yıl fidan üzerinde tepedeki gözden süren lider dal olmak üzere, toprak seviyesinden 50-60 cm yükseklikten itibaren beş ana dal seçilir. Dallar arasında 15-20 cm mesafe bulunmalı ve bu dalların gövde ile 45-60 derece, kendi aralarında eşit (yaklaşık 70 derece) açı oluşturmalarına dikkat edilmelidir. Bunların dışında kalan dallar dipten çıkartılır. Yıl içerisinde fazla büyüyen sürgünler 40-50 cm’den itibaren dışa gelen bir göz üzerinden kesilir.

Üçüncü yıl, önceki yıllar fazla büyüyen sürgünler 40-50 cm’den daha az bir gelişme göstermişse dokunulmaz. Bunlardan daha uzun dallar, uçtan dışa gelen bir göz üzerinden kesilir, seçilen beş ana dal haricindekiler dipten çıkarılırlar. Dördüncü yıl her ana dalda, biri ana diğeri yavru dal olmak üzere iki dal seçilir. Ana dalı teşkil edecek dal bir önceki ana dalın devamını sağlamalı, yardımcı dal ise ana dalda 10 – 20 cm uzaklıkta bulunmalıdır.

Bunların dışında kalan dallar eğilip bükülerek ana ve yavru dalların daha kuvvetli gelişmeleri teşvik edilir. Kurak ve bol güneşli bölgelerde uygulanacak bir sistem olup Malatya bölgesi için en uygun şekil budamasıdır.

Doruk Dallı Sistem
Doruk dallı terbiye sistemi, değişik doruk dallı sisteme çok benzemektedir. Doruk dallı sistemin tek farkı, bu sistemde bir doruk dal ve üç yan dalın bulunmasıdır. İleri yıllardaki tüm uygulamalar modifiye lider sistemindeki gibi yapılır.

Goble Sistemi
Bu sisteme kase, çanak veya vazo biçimi de denmektedir. Dikim budaması yapılarak dikilen fidanlara ilk yıl herhangi bir müdahale yapılmaz. İkinci yıl tepeye yakın yerden çıkan ve aralarında 10-15 cm mesafe ve 120 derecelik açı yapan üç sürgün seçilir, diğerleri dipten kesilir. Yaz döneminde bu dallar üzerinde çıkan diğer sürgünler temizlenir ve uç alma yapılır. Üçüncü yıl, bir önceki yıl bırakılan üç sürgün 10-15 cm uzunlukta kesilir. Sonraki yıllar, ağaca verilen goble şeklini bozacak sürgünler ile hastalıklı ve kurumuş dallar kesilerek şeklin muhafazası sağlanır.

Goble sistemi yağışlı ve nemli bölgelerde, ışıktan maksimum derecede yararlanmayı sağlamak için tercih edilmelidir. Güneşlenmeden dolayı meyvelerde renk oluşumu artmakta, taç içerisinde nemin azalması ile mantari hastalıklar azalmaktadır. Kurak ve sıcak geçen bölgelerde bu şekil verilmiş ağaçlarda gövde, yaprak ve meyvede yanıklar meydana gelmektedir. Aşırı meyve yüklü olduğu ve kar yağdığı yıllarda dallarda kırılmaların meydana gelmesi bu sistemi uygularken bölgenin iklim şartlarını göz önünde bulundurmayı zorunlu kılmaktadır.

Kayısı Ürün Budaması

Şekil verilmiş kayısı ağaçları verime yattıktan sonra fazla budama yapılmaz. Hastalıklı, kurumuş, kırılmış, üst üste binmiş ve taç içerisine ışığın girişini engelleyen dallar kesilir. Şiddetli budamalarda kayısı ağaçları zamk çıkarır, eğer kalın dal kesimine devam edilirse ağaç sararıp kuruyabilir. Mutlaka kalın dal kesimi gerekiyorsa bu 2-3 yıla yayılmalıdır.

Kayısı ağaçlarında, yumuşak çekirdekliler ve şeftali gibi gençleştirme budaması ve sert budama yapılmaz. Zayıflamış ve verimden düşmüş ağaçlar sulama, gübreleme, mücadele gibi kültürel uygulamalarla ıslah edilmelidir.

Kayısı Gençleştirme Budaması

Meyve ağaçlarında çeşit ve tür özelliğine göre uygulanmasına rağmen kayısıda kesinlikle uygulanmayan bir budamadır. Kayısıda uygulandığında kesilen yerlerde yeni sürgünler çıkmamakta, çıkanlar da uzun ömürlü olmamakta, kayısı ağaçları kuruyarak ölmektedir.

Verim çağındaki bir kayısı ağacının görünüşü:

Verim çağındaki bir kayısı ağacının görünüşü.

Kayısı ve Destek Sağlama

Ağaçlar büyüyüp yaşlandıkça dallar, yaprak ve meyvelerin ağırlığı ile aşağı doğru sarkar. Ürünün fazla olduğu özellikle olgunluğa doğru dalların kırılma tehlikesi artar bunu önlemek için dallara herek vererek kırılmaları önlenir.

Kayısı Bitkisine Uygulanan Yardımcı Kültürel İşlemler

Kayısı bahçelerinde yapılan yardımcı kültürel işlemler; torak işleme, seyreltme ve yabancı ot mücadelesi yapma olarak sıralanabilir.

Toprak İşleme
Kayısı bahçelerinde toprak işleme genel olarak yabancı otların yok edilmesi, toprağın havalandırılması, toprağın ısınması, toprak kaymak tabakasının kırılması, toprak su tutma kapasitesinin artırılması, ilkbaharda mevcut nemin muhafaza edilmesi, organik ve inorganik gübrelerin toprağa karıştırılması amacıyla yapılır.

Genel olarak sonbaharda pullukla 15-20 cm derinlikte bir toprak işleme yapılır. Böylece kış mevsiminde yağacak kar ve yağmurdan faydalanılarak bunun bir kısmı toprakta tutulur. İlkbaharda ise nemin muhafaza edilebilmesi için daha yüzeysel bir toprak işleme yapılır. Bu amaçla şartlara göre kazayağı ve diskaro gibi aletler kullanılabilir.

İlkbaharda yapılan toprak işleme için yabancı otların çıktığı ve meyvenin zeytin çekirdeği büyüklüğüne eriştiği dönem uygundur. Bundan önce yapılacak erken toprak işleme, hem yabancı otları yok etmez hem de çiçek ve meyve dökülmesine neden olur.

Kayısı bahçelerinde ağaç yakınındaki köklerin zedelenmemesi için özellikle kök bölgesinde derin toprak işlemeden kaçınılmalıdır. Son yıllarda kayısı ağaçlarının sulanması için ağaç taç izdüşümüne açılan çanaklara freze, çapa vb. ile toprak işleme yapılmaktadır. Bu şekilde işlenen toprağın yapısı bozulmakta; altta sert ve geçirimsiz bir tabaka oluşmaktadır. Bu şekilde yapılan toprak işleme tavsiye edilmemektedir.

Çanak sulama ile sulanan ağaçlarda çanak içerisini, 15-20 cm derinliğe kadar bel ile yapılan toprak işleme, hem toprak yapısının muhafazası hem de bitki için en uygun yöntemdir.

Yukarıda bahsedilen geleneksek toprak işlemenin yanı sıra kayısı ağacının sadece taç izdüşümünün işlendiği azaltılmış toprak işleme veya zorunlu işlemler için yapılan toprak işleme hariç toprak işlemenin yapılmadığı, toprak işlemesiz sistem ve sıra aralarının çeşitli malçlarla (buğday anızı, mısır anızı, talaş, yaprak, plastik malzeme vb.) örtüldüğü malçlı toprak işleme de kayısı bahçelerinde uygulanabilir.

Kayısı ve Seyreltme
Kayısılarda seyreltme sofralık çeşitlerde yapılır. Seyreltmede önemli olan seyreltme zamanı ile seyreltme sırasında meyveler arasında bırakılacak mesafelerdir. En iyi seyreltme zamanı çekirdeğin sertleşmeye başladığı zamandır. Seyreltme sırasında küçük meyveler koparılmalı, büyük olanlar bırakılmalı, hastalıklı, biçimsiz ve çift meyveler koparılmalıdır. Uç dallarda, dal ucuna gelen meyveler daha fazla seyreltilir. Seyreltme mesafesinin 4-8 cm arasında olması tavsiye edilir.

Kayısı ve Yabancı Otlarla Mücadele
Yabancıotlar, kısaca yetiştirme alanındaki istenmeyen bitkiler olarak tarif edilebilir. Yabancıotlar kültür bitkisi ile besin, su ve ışık için rekabet etmekte allelopatik etki ve gölge tesiri ile bitki gelişimini engelleyerek verimi düşürmekte, sulama kanallarını işgal ederek suyun akışını yavaşlatmaktadır. Sulama ve gübreleme olanaklarının artması ile hızla çoğalan yabancıotlar meyve bahçelerinde ağaçların suyuna ve besin maddelerine ortak olmak, hasadı güçleştirmek ve diğer hastalık ve zararlılara konukçuluk yapmak suretiyle de zararlı olur.

Kayısı alanlarında en yaygın olarak Geliç veya Kanyaş, Köpek dişi ayrığı, Tarla sarmaşığı, Köygöçüren, Sirken, Meyan kökü, Demir dikeni, Çoban değneği, Horoz ibiği ve Yabani hardal gibi yabancıotlar mevcuttur. Mücadelesi;

Kayısı ve Kültürel Önlemler
Meyve bahçelerinde kültürel tedbir olarak çapalama, biçme, sürme ve gereği kadar tam yanmış gübre uygulamaları yer almaktadır. Çiftlik gübresi iyice yandıktan sonra toprağa verilmeli, sulama suyu ile olan bulaşmalar önlenmelidir. Çok senelik yabancıotlarda ise birkaç kez toprağın işlenmesi, bunların zayıf gelişmesine neden olacağından faydalıdır. Ancak her defasında yabancıot artıklarının işlenmiş toprak yüzeyinden toplanması ve yakılması tavsiye edilir.

Kayısı ve Kimyasal Mücadele
Kimyasal ilaç kullanmak suretiyle de yabancıotlar kontrol altına alınabilir. Ancak meyve bahçelerinde kimyasalların kullanımında çok dikkatli olunmalıdır. Zira genel olarak yabancıot ilaçları sistemik etkiye sahip olduklarından, toprağa uygulandıklarında kültür bitkisi de bu ilacı bünyesine alabilir ve sonuçta zarar görebilir. Bu sebeple özellikle genç bahçelerde kimyasal ilaç kullanımından kaçınılmalıdır.

Meyve bahçelerinde yabancıot mücadelesi çıkmadan önce ve çıktıktan sonra olmak üzere iki ayrı şekilde yapılmalıdır. Tek yıllık yabancıotlara karşı ilaçlama, çıkış öncesi olarak ilkbaharda bahçe sürülüp otlar temizlendikten sonra yapılır. Yabancıotlar çıktıktan sonra yapılacak ilaçlamalar ise ilkbaharda veya sonbahar sürümünden sonra, yabancıotlar 4-6 yapraklı olduğu devrede iken uygulanmalıdır.

İlacın ağaç yaprak ve dallarına değmemesine dikkat edilmeli, 4 yaşından küçük fidanlara ilaçlama yapılmamalıdır.


İlginizi Çekebilir!
Facebooktwitterpinterestlinkedin

ilk yorumu siz yazın

Lütfen yorum bırakın.

E-mail ve isim zorunlu değildir.